- Hâsılı o şeker dudaklı, o canım dudaklariyle kadıya şaşırtıcı afsunlar okudu.
- خواند بر قاضی فسونهای عجب ** آن شکرلب وانگهانی از چه لب
- İblis, Âdem'e nice defa masallar okudu ama Havva, ye dedi de Adem, Tanrı tarafından yemeyin denen meyvayı o vakit yedi. 4470
- چند با آدم بلیس افسانه کرد ** چون حوا گفتش بخور آنگاه خورد
- Âlemde zulümle dökülen ilk kan, kadın yüzünden ve Kaabil'in elinden çıktı.
- اولین خون در جهان ظلم و داد ** از کف قابیل بهر زن فتاد
- Nuh, tavada ne kadar kebap kızartmak istese Vahile, durmadan tavaya taş atardı.
- نوح چون بر تابه بریان ساختی ** واهله بر تابه سنگ انداختی
- Kadın hilesi onun işine üstün olur, onun saf öğüt suyunu bulandırır giderdi.
- مکر زن بر کار او چیره شدی ** آب صاف وعظ او تیره شدی
- Kavmine gizlice, amanın bu sapıklardan dininizi koruyun derdi.
- قوم را پیغام کردی از نهان ** که نگه دارید دین زین گمرهان
- Kadının, Cuha' nın karısının evine gitmesi, Cuha' nın kızgın bir halde kapının halkasını dövmesi, kadının sandığa gizlenmesi.
- رفتن قاضی به خانهی زن جوحی و حلقه زدن جوحی به خشم بر در و گریختن قاضی در صندوقی الی آخره
- Kadının hilesine son yoktur. Gece oldu. Akıllı kadı, kadına kavuşmak için yavaş yavaş kalktı, yola düştü. 4475
- مکر زن پایان ندارد رفت شب ** قاضی زیرک سوی زن بهر دب
- Kadın iki mum yaktı. Yemek ve çerez hazırlamıştı. Kadı gelince biz aslen dedi, içmeden sarhoşuz.
- زن دو شمع و نقل مجلس راست کرد ** گفت ما مستیم بی این آبخورد
- Tam bu sırada Cuha gelip kapıyı döğmeye başladı. Kadı, yerinden sıçradı, bir kaçacak yer aramaya koyuldu.
- اندر آن دم جوحی آمد در بزد ** جست قاضی مهربی تا در خزد
- Ortada bir sandıktan başka kaçacak yer yoktu. Hemen korkusundan sandığın içine girdi.
- غیر صندوقی ندید او خلوتی ** رفت در صندوق از خوف آن فتی