English    Türkçe    فارسی   

6
4478-4487

  • Ortada bir sandıktan başka kaçacak yer yoktu. Hemen korkusundan sandığın içine girdi.
  • Derken Cuha eve girdi. Başladı söylenmeye: A kadın, a yazın da bana vebal olan, kışın da.
  • Neyim var da sana feda etmiyorum? Neden benim elimden her an öyle feryadedip durmadasın? 4480
  • Bana kötü kötü sözler söylemede, gah müflis, gah kaltaban demedesin.
  • Benim olsa olsa iki derdim var: Biri senden, biri Tanrı'dan!
  • Töhmet atılacak, şüphe uyandıracak bir şu sandıktan başka neyim var ki?
  • Halk da içinde altınım var sanıyor, hakkımda böyle şüphelere düşüyor.
  • Sandık, görünüşte pek güzel ama içinde ne kumaş var, ne altın, ne gümüş... Bomboş! 4485
  • Hani güzel ve vekarlı riyakârın bedeni gibi. O sepette ancak yılan vardır, başka bir şey bulamazsın.
  • Yarın şu sandığı alıp götüreyim de çarşı ortasında yakayım.