- Neyim var da sana feda etmiyorum? Neden benim elimden her an öyle feryadedip durmadasın? 4480
- من چه دارم که فداات نیست آن ** که ز من فریاد داری هر زمان
- Bana kötü kötü sözler söylemede, gah müflis, gah kaltaban demedesin.
- بر لب خشکم گشادستی زبان ** گاه مفلس خوانیم گه قلتبان
- Benim olsa olsa iki derdim var: Biri senden, biri Tanrı'dan!
- این دو علت گر بود ای جان مرا ** آن یکی از تست و دیگر از خدا
- Töhmet atılacak, şüphe uyandıracak bir şu sandıktan başka neyim var ki?
- من چه دارم غیر آن صندوق که آن ** هست مایهی تهمت و پایهی گمان
- Halk da içinde altınım var sanıyor, hakkımda böyle şüphelere düşüyor.
- خلق پندارند زر دارم درون ** داد واگیرند از من زین ظنون
- Sandık, görünüşte pek güzel ama içinde ne kumaş var, ne altın, ne gümüş... Bomboş! 4485
- صورت صندوق بس زیباست لیک ** از عروض و سیم و ز خالیست نیک
- Hani güzel ve vekarlı riyakârın bedeni gibi. O sepette ancak yılan vardır, başka bir şey bulamazsın.
- چون تن زراق خوب و با وقار ** اندر آن سله نیابی غیر مار
- Yarın şu sandığı alıp götüreyim de çarşı ortasında yakayım.
- من برم صندوق را فردا به کو ** پس بسوزم در میان چارسو
- Mümin de görsün, kâfir de, çıfıt da.. Bu sandıkta lanetten başka bir şey yok!
- تا ببیند مومن و گبر و جهود ** که درین صندوق جز لعنت نبود
- Kadın, adam dedi, vazgeç bundan. Cuha, Vallahi vazgeçmem, yapacağım diye yeminler etti.
- گفت زن هی در گذر ای مرد ازین ** خورد سوگندان که نکنم جز چنین