- Hamal sağına, soluna baktı. Bu ses nereden geliyor ki dedi.
- کرد آن حمال راست و چپ نظر ** کز چه سو در میرسد بانک و خبر
- Acaba beni çağıran hatif mi? Yoksa gizlice peri mi çağırıyor beni?
- هاتفست این داعی من ای عجب ** یا پریام میکند پنهان طلب
- O ses üst üste gelmeye başlayınca kendisine geldi, bu hatif değil dedi.
- چون پیاپی گشت آن آواز و بیش ** گفت هاتف نیست باز آمد به خویش
- Nihayet anladı ki o ses sandıktan gelmede, sandıkta da birisi gizli. 4495
- عاقبت دانست کان بانگ و فغان ** بد ز صندوق و کسی در وی نهان
- Sevgilinin derdiyle bir âşık, dışardayken sandığa gizlenmiş.
- عاشقی کو در غم معشوق رفت ** گر چه بیرونست در صندوق رفت
- Ömrünü, dertlere uğramış da sandıkta geçirmiş. Çünkü âlemde yalnız bir sandık görmüş.
- عمر در صندوق برد از اندهان ** جز که صندوقی نبیند از جهان
- Göklerin yücesine yücelmeyen baş, bil ki heveslere kapılmış, sandık içine girmiştir.
- آن سری که نیست فوق آسمان ** از هوس او را در آن صندوق دان
- Beden sandığından çıksa bile körlüğünden bir körün yanına gider ancak.
- چون ز صندوق بدن بیرون رود ** او ز گوری سوی گوری میشود
- Bu sözün sonu yoktur. Kadı, ey hamal dedi, ey sandık götüren! 4500
- این سخن پایان ندارد قاضیش ** گفت ای حمال و ای صندوقکش
- Mahkemeye gir, halimi anlat. Naibime çabuk halimi tamamiyle bildir.
- از من آگه کن درون محکمه ** نایبم را زودتر با این همه