- Fakat her an, yeşermiş, güzelleşmiş, bezenmiş gül bahçesi gibi dilsiz dudaksız olarak suya şükredin!
- لیک میگویید هر دم شکر آب ** بیزبان چون گلستان خوشخضاب
- Selvilerle yeşillik, daima dilsiz, dudaksız olarak suya ve ilkbaharın adaletine şükredip durmadadır.
- بیزبان گویند سرو و سبزهزار ** شکر آب و شکر عدل نوبهار
- Güzelim elbiseler giymiştir, eteğini sürüyerek sarhoş bir balde oynamada, güzel bir halde etrafa amber saçmadadır. 4545
- حلهها پوشیده و دامنکشان ** مست و رقاص و خوش و عنبرفشان
- Bedenleri, meyva incileriyle dolu bir hokkaya dönmüş, her cüzüleri, bahar padişahından gebe kalmıştır.
- جزو جزو آبستن از شاه بهار ** جسمشان چون درج پر در ثمار
- Meryemler, kocasız olarak Mesih'e gebe kalmışlardır sanki. Susmaktadırlar, fakat sözsüz olarak fasih bir surette konuşuyorlar:
- مریمان بی شوی آبست از مسیح ** خامشان بی لاف و گفتاری فصیح
- Bizim ay, sözsüz olarak doğmuştur. Her dil, bizim kuvvetimizle söz söyleme kabiliyetini bulmuştur.
- ماه ما بینطق خوش بر تافتست ** هر زبان نطق از فر ما یافتست
- İsa'nın konuşması, Meryem'in kuvvetiyleydi. Âdem'in konuşması, o anın ışığındandı.
- نطق عیسی از فر مریم بود ** نطق آدم پرتو آن دم بود
- Ey inanılır erler, çok şükür edesiniz diye nebatlar içinde daha ne nebatlar var. 4550
- تا زیادت گردد از شکر ای ثقات ** پس نبات دیگرست اندر نبات
- Onun aksi burada "Kanaat eden alçaldı" sözüdür. Bu makamda söz "Tamah eden yüceldi" sözüdür.
- عکس آن اینجاست ذل من قنع ** اندرین طورست عز من طمع
- Nefsine bu kadar uyma; seni satın alanlardan gafil olma.
- در جوال نفس خود چندین مرو ** از خریداران خود غافل مشو
- Cuha' nın karısının ertesi yıl, yine bıldırki geçimi elde ederim ümidiyle kadıya başvurması ve kadı' nın onu tanıması
- باز آمدن زن جوحی به محکمهی قاضی سال دوم بر امید وظیفهی پارسال و شناختن قاضی او را الی اتمامه