- İsa'nın konuşması, Meryem'in kuvvetiyleydi. Âdem'in konuşması, o anın ışığındandı.
- نطق عیسی از فر مریم بود ** نطق آدم پرتو آن دم بود
- Ey inanılır erler, çok şükür edesiniz diye nebatlar içinde daha ne nebatlar var. 4550
- تا زیادت گردد از شکر ای ثقات ** پس نبات دیگرست اندر نبات
- Onun aksi burada "Kanaat eden alçaldı" sözüdür. Bu makamda söz "Tamah eden yüceldi" sözüdür.
- عکس آن اینجاست ذل من قنع ** اندرین طورست عز من طمع
- Nefsine bu kadar uyma; seni satın alanlardan gafil olma.
- در جوال نفس خود چندین مرو ** از خریداران خود غافل مشو
- Cuha' nın karısının ertesi yıl, yine bıldırki geçimi elde ederim ümidiyle kadıya başvurması ve kadı' nın onu tanıması
- باز آمدن زن جوحی به محکمهی قاضی سال دوم بر امید وظیفهی پارسال و شناختن قاضی او را الی اتمامه
- Bir yıl sonra Cuha yine mihnetlere düşüp yüzünü karısına çevirerek dedi ki: Ey akıllı kadın!
- بعد سالی باز جوحی از محن ** رو به زن کرد و بگفت ای چست زن
- Bıldırki geçimi yenile. Yine kadıya git, benden şikâyette bulun.
- آن وظیفهی پار را تجدید کن ** پیش قاضی از گلهی من گو سخن
- Kadın, yanına başka kadınları da alıp kadı' nın huzuruna gitti. Bir kadını kendisine tercüman etti. 4555
- زن بر قاضی در آمد با زنان ** مر زنی را کرد آن زن ترجمان
- Bu suretle kadı'nın, söz söylemesinden kendisini tanımamasını, evvelce uğradığı şeyi hatırlamamasını istiyordu.
- تا بنشناسد ز گفتن قاضیش ** یاد ناید از بلای ماضیش
- Kadının bakışı fitnedir. Fakat bu fitne, sesi de duyuldu mu bir katken yüz kat olur.
- هست فتنه غمرهی غماز زن ** لیک آن صدتو شود ز آواز زن
- Sesini yüceltmesine imkân bulunmazsa kadının bakışı, yalnız başına fayda etmez.
- چون نمیتوانست آوازی فراشت ** غمزهی تنهای زن سودی نداشت