- Bir yıl sonra Cuha yine mihnetlere düşüp yüzünü karısına çevirerek dedi ki: Ey akıllı kadın!
- بعد سالی باز جوحی از محن ** رو به زن کرد و بگفت ای چست زن
- Bıldırki geçimi yenile. Yine kadıya git, benden şikâyette bulun.
- آن وظیفهی پار را تجدید کن ** پیش قاضی از گلهی من گو سخن
- Kadın, yanına başka kadınları da alıp kadı' nın huzuruna gitti. Bir kadını kendisine tercüman etti. 4555
- زن بر قاضی در آمد با زنان ** مر زنی را کرد آن زن ترجمان
- Bu suretle kadı'nın, söz söylemesinden kendisini tanımamasını, evvelce uğradığı şeyi hatırlamamasını istiyordu.
- تا بنشناسد ز گفتن قاضیش ** یاد ناید از بلای ماضیش
- Kadının bakışı fitnedir. Fakat bu fitne, sesi de duyuldu mu bir katken yüz kat olur.
- هست فتنه غمرهی غماز زن ** لیک آن صدتو شود ز آواز زن
- Sesini yüceltmesine imkân bulunmazsa kadının bakışı, yalnız başına fayda etmez.
- چون نمیتوانست آوازی فراشت ** غمزهی تنهای زن سودی نداشت
- Kadı, Cuha' nın karısı tarafından söz söyleyene dedi ki: Yürü düşmanını getir de ikinizi de dinleyeyim, ona göre hükmedeyim.
- گفت قاضی رو تو خصمت را بیار ** تا دهم کار ترا با او قرار
- Cuha gelince, kadı onu derhal tanıyamadı. Çünkü o, Cuha geldiği vakit sandıktaydı. 4560
- جوحی آمد قاضیش نشناخت زود ** کو به وقت لقیه در صندوق بود
- Yalnız sandık içindeyken alım satım, az çok fiyat verme hususundaki sözlerini duymuştu.
- زو شنیده بود آواز از برون ** در شری و بیع و در نقص و فزون
- Neden kadının nafakasını tam olarak vermedin dedi. Cuha dedi ki: Ben şeriata canla başla kulum.
- گفت نفقهی زن چرا ندهی تمام ** گفت از جان شرع را هستم غلام