- Cuha gelince, kadı onu derhal tanıyamadı. Çünkü o, Cuha geldiği vakit sandıktaydı. 4560
- جوحی آمد قاضیش نشناخت زود ** کو به وقت لقیه در صندوق بود
- Yalnız sandık içindeyken alım satım, az çok fiyat verme hususundaki sözlerini duymuştu.
- زو شنیده بود آواز از برون ** در شری و بیع و در نقص و فزون
- Neden kadının nafakasını tam olarak vermedin dedi. Cuha dedi ki: Ben şeriata canla başla kulum.
- گفت نفقهی زن چرا ندهی تمام ** گفت از جان شرع را هستم غلام
- Fakat ölsem bile kefenim yok. Bu oyunda şeş beş derken yutulup gittim.
- لیک اگر میرم ندارم من کفن ** مفلس این لعبم و شش پنج زن
- Kadı, Cuha' nın sözünü duyar duymaz onu tanıdı. Geçen yıldaki hilesini, oyununu hatırladı.
- زین سخن قاضی مگر بشناختش ** یاد آورد آن دغل وان باختش
- Dedi ki: Sen, o şeş beşi geçen yıl oynamıştın da beni tuzağa atmıştın. 4565
- گفت آن شش پنج با من باختی ** پار اندر شش درم انداختی
- Benim nöbetim geçti. Benden el çek de bu yıl o kumarı başkasiyle oyna.
- نوبت من رفت امسال آن قمار ** با دگر کس باز دست از من بدار
- Arif, şeşten beşten kurtulmuş, tek kalmıştır. Bu tavlanın şeş beşinden çekinir artık.
- از شش و از پنج عارف گشت فرد ** محترز گشتست زین شش پنج نرد
- O, beş duyguyla altı cihetten kurtulmuştur. Bu beş duyguyla altı cihetin ötesindeki âlemden sana haber verir.
- رست او از پنج حس و شش جهت ** از ورای آن همه کرد آگهت
- Onun işaretleri, ezelî işaretlerdir. Bütün vehimlerden ileri geçmiştir, hepsinden ayrılmıştır o.
- شد اشاراتش اشارات ازل ** جاوز الاوهام طرا و اعتزل