English    Türkçe    فارسی   

6
4563-4572

  • Fakat ölsem bile kefenim yok. Bu oyunda şeş beş derken yutulup gittim.
  • لیک اگر میرم ندارم من کفن  ** مفلس این لعبم و شش پنج زن 
  • Kadı, Cuha' nın sözünü duyar duymaz onu tanıdı. Geçen yıldaki hilesini, oyununu hatırladı.
  • زین سخن قاضی مگر بشناختش  ** یاد آورد آن دغل وان باختش 
  • Dedi ki: Sen, o şeş beşi geçen yıl oynamıştın da beni tuzağa atmıştın. 4565
  • گفت آن شش پنج با من باختی  ** پار اندر شش درم انداختی 
  • Benim nöbetim geçti. Benden el çek de bu yıl o kumarı başkasiyle oyna.
  • نوبت من رفت امسال آن قمار  ** با دگر کس باز دست از من بدار 
  • Arif, şeşten beşten kurtulmuş, tek kalmıştır. Bu tavlanın şeş beşinden çekinir artık.
  • از شش و از پنج عارف گشت فرد  ** محترز گشتست زین شش پنج نرد 
  • O, beş duyguyla altı cihetten kurtulmuştur. Bu beş duyguyla altı cihetin ötesindeki âlemden sana haber verir.
  • رست او از پنج حس و شش جهت  ** از ورای آن همه کرد آگهت 
  • Onun işaretleri, ezelî işaretlerdir. Bütün vehimlerden ileri geçmiştir, hepsinden ayrılmıştır o.
  • شد اشاراتش اشارات ازل  ** جاوز الاوهام طرا و اعتزل 
  • İnsan bu altı köşeli kuyudan çıkmadıkça kuyudaki Yusuf, nasıl olur da dışarı çıkar? 4570
  • زین چه شش گوشه گر نبود برون  ** چون بر آرد یوسفی را از درون 
  • Direksiz, dayaksız gök kubbenin üstüne biri gelir; cismi de kova gibi kuyunun içindekine bir çare bulur.
  • واردی بالای چرخ بی ستن  ** جسم او چون دلو در چه چاره کن 
  • Yusuflar onun kovasına el atmışlardır. Bu surede kuyudan kurtulmuşlar, Mısır'a padişah olmuşlardır.
  • یوسفان چنگال در دلوش زده  ** رسته از چاه و شه مصری شده