- Kadı, Cuha' nın sözünü duyar duymaz onu tanıdı. Geçen yıldaki hilesini, oyununu hatırladı.
- زین سخن قاضی مگر بشناختش ** یاد آورد آن دغل وان باختش
- Dedi ki: Sen, o şeş beşi geçen yıl oynamıştın da beni tuzağa atmıştın. 4565
- گفت آن شش پنج با من باختی ** پار اندر شش درم انداختی
- Benim nöbetim geçti. Benden el çek de bu yıl o kumarı başkasiyle oyna.
- نوبت من رفت امسال آن قمار ** با دگر کس باز دست از من بدار
- Arif, şeşten beşten kurtulmuş, tek kalmıştır. Bu tavlanın şeş beşinden çekinir artık.
- از شش و از پنج عارف گشت فرد ** محترز گشتست زین شش پنج نرد
- O, beş duyguyla altı cihetten kurtulmuştur. Bu beş duyguyla altı cihetin ötesindeki âlemden sana haber verir.
- رست او از پنج حس و شش جهت ** از ورای آن همه کرد آگهت
- Onun işaretleri, ezelî işaretlerdir. Bütün vehimlerden ileri geçmiştir, hepsinden ayrılmıştır o.
- شد اشاراتش اشارات ازل ** جاوز الاوهام طرا و اعتزل
- İnsan bu altı köşeli kuyudan çıkmadıkça kuyudaki Yusuf, nasıl olur da dışarı çıkar? 4570
- زین چه شش گوشه گر نبود برون ** چون بر آرد یوسفی را از درون
- Direksiz, dayaksız gök kubbenin üstüne biri gelir; cismi de kova gibi kuyunun içindekine bir çare bulur.
- واردی بالای چرخ بی ستن ** جسم او چون دلو در چه چاره کن
- Yusuflar onun kovasına el atmışlardır. Bu surede kuyudan kurtulmuşlar, Mısır'a padişah olmuşlardır.
- یوسفان چنگال در دلوش زده ** رسته از چاه و شه مصری شده
- Başka kovalar kuyudan ancak su çekmek içindir. Halbuki onun kovası, suya aldırış bile etmez, kuyudakini arar.
- دلوهای دیگر از چه آبجو ** دلو او فارغ ز آب اصحابجو