- Yusuflar onun kovasına el atmışlardır. Bu surede kuyudan kurtulmuşlar, Mısır'a padişah olmuşlardır.
- یوسفان چنگال در دلوش زده ** رسته از چاه و شه مصری شده
- Başka kovalar kuyudan ancak su çekmek içindir. Halbuki onun kovası, suya aldırış bile etmez, kuyudakini arar.
- دلوهای دیگر از چه آبجو ** دلو او فارغ ز آب اصحابجو
- Kovalar, gıda için suda dalgıçlık ederler. Onun kovasiyse hem gıdadır, hem de balığın canına hayattır.
- دلوها غواص آب از بهر قوت ** دلو او قوت و حیات جان حوت
- Kovalar, yüce gök kubbeye bağlıdır. Onun kovasiyle Tanrı'nın güçlü kuvvetli iki parmağı arasındadır. 4575
- دلوها وابستهی چرخ بلند ** دلو او در اصبعین زورمند
- Kova nedir, ip nedir, gök ne? Bu örnek: pek sudan bir örnektir ey ulu er!
- دلو چه و حبل چه و چرخ چی ** این مثال بس رکیکست ای اچی
- Fakat nerden sağlam bir örnek bulayım? Onun eşi ne gelir, ne de gelmiştir.
- از کجا آرم مثالی بیشکست ** کفو آن نه آید و نه آمدست
- Yüz binlerce er, bir kişide gizlidir. Yüzlerce yayla ok, bir oka sığmış, bir oka gizlenmiştir.
- صد هزاران مرد پنهان در یکی ** صد کمان و تیر درج ناوکی
- "Attığın zaman sen atmadın, Tanrı attı" sözü, bir imtihandır. Yüz binlerce harman, bir avuç buğdaydadır.
- ما رمیت اذ رمیتی فتنهای ** صد هزاران خرمن اندر حفنهای
- Bir güneş, bir zerre içinde gizlidir. Derken ansızın o zerre ağzını açar. 4580
- آفتابی در یکی ذره نهان ** ناگهان آن ذره بگشاید دهان
- O güneşin huzurunda gizlendiği yerden sıçradı mı göklerde zerre zerre olur, yeryüzü de.
- ذره ذره گردد افلاک و زمین ** پیش آن خورشید چون جست از کمین