- Ömrü geçip gitti de bir fırsat bulamadı gitti. Sabır, pek yakıcıydı, candaysa tahammül yoktu. 4615
- رفت عمرش چاره را فرصت نیافت ** صبر بس سوزان بدت وجان بر نتافت
- Bir müddettir dişlerini sıkarak bunu bekledi durdu. Fakat ömrü bitti, ona nail olamadı.
- مدتی دندانکنان این میکشید ** نارسیده عمر او آخر رسید
- Derken sevgilinin sureti, ondan gizlendi, o da sevgilinin rnânasiyle eş oldu.
- صورت معشوق زو شد در نهفت ** رفت و شد با معنی معشوق جفت
- Elbise ister şüster kumaşı olsun, ister kıldan örme. Onu çırçıplak koçmak daha hoş.
- گفت لبسش گر ز شعر و ششترست ** اعتناق بیحجابش خوشترست
- Ben, bedenden soyundum, o hayalden soyundu. Vuslat makamlarının en ilerisinde salınmaktayım dedi.
- من شدم عریان ز تن او از خیال ** میخرامم در نهایات الوصال
- Bu bahisler buraya kadar söylenebilir. Bundan sonra ne zuhura gelirse gizlenmesi gerektir. 4620
- این مباحث تا بدینجا گفتنیست ** هرچه آید زین سپس بنهفتنیست
- Söylersen de faydasız. Yüz binlerce cehtetsen de anlatmaya çalışsan yine açığa çıkmaz.
- ور بگویی ور بکوشی صد هزار ** هست بیگار و نگردد آشکار
- At ve üzengi, deniz kıyısına kadar gider. Ondan sonra sana tahtadan bir at gerek.
- تا به دریا سیر اسپ و زین بود ** بعد ازینت مرکب چوبین بود
- Tahtadan at, karada yürümez. Fakat denizdekilere kılavuzdur.
- مرکب چوبین به خشکی ابترست ** خاص آن دریاییان را رهبرست
- Bu sükût da tahtadan attır. Sükût; denizdekilere telkindir.
- این خموشی مرکب چوبین بود ** بحریان را خامشی تلقین بود