English    Türkçe    فارسی   

6
4622-4631

  • At ve üzengi, deniz kıyısına kadar gider. Ondan sonra sana tahtadan bir at gerek.
  • Tahtadan at, karada yürümez. Fakat denizdekilere kılavuzdur.
  • Bu sükût da tahtadan attır. Sükût; denizdekilere telkindir.
  • Seni usandıran her sükût o âlemin aşk naralarını atmadadır. 4625
  • Sen acaba neden susmada dersin ama o, acaba kulağı nerde ki duymuyor?
  • Ben nâra ata ata sağır oldum, onun haberi bile yok der. Zaten iyi işitenler, kulakları delik olanlar bile bunu duyamazlar, sağırdırlar.
  • Birisi rüyada nâra atar. Yüz binlerce bahislerde bulunur, sözler söyler.
  • Yanı başında oturanın haberi bile olmaz. Hakikatte o gürültüden haberi olmayan uyanık yok mu? Asıl uykuda olan odur.
  • Tahtadan atı da kırılana gelince: O, tamamiyle denize garkolur, balık kesilir. 4630
  • Artık o, ne sükût eder, ne söyler. Onun, misli, âdeta yoktur. Hali sözle anlatılamaz.