English    Türkçe    فارسی   

6
4654-4663

  • Bir an olsa da seni ekmek derdinden kurtarsalar, o vakit de çarşafların etrafında dönüp dolaşmaya başlar, kadın sevdasına düşersin.
  • ور دمی هم فارغ آرندت ز نان ** گرد چادر گردی و عشق زنان
  • Derken birden iştahın açılır, dilek denizin dalgalanmaya başlar. O vakit de ekmekle ve kadınla dolu bir şehir gerek sana. 4655
  • باز استسقات چون شد موج‌زن  ** ملک شهری بایدت پر نان و زن 
  • Yılandın, galiba ejderha oldun. Bir başın vardı, şimdi yedi başın var!
  • مار بودی اژدها گشتی مگر  ** یک سرت بود این زمانی هفت‌سر 
  • Yedi başlı ejderha cehennemdir. Hırsın tanedir, cehennemse tuzak.
  • اژدهای هفت‌سر دوزخ بود  ** حرص تو دانه‌ست و دوزخ فخ بود 
  • Tuzağı yırt, taneyi yak. Bu evin kapılarını aç.
  • دام را بدران بسوزان دانه را  ** باز کن درهای نو این خانه را 
  • Mademki ey erkek, yoksun, âşık değilsin; dağ gibi habersizce ses verip durursun.
  • چون تو عاشق نیستی ای نرگدا  ** هم‌چو کوهی بی‌خبر داری صدا 
  • Dal, kendiliğinden ses verir mi hiç? Ey inanılır adam, o ses, başkasının sesinin aksidir. 4660
  • کوه را گفتار کی باشد ز خود  ** عکس غیرست آن صدا ای معتمد 
  • Senin sözün de onun gibi işte; başkalarının sesinin aksi. Bütün işin gücün hep böyle aksine ve aykırı.
  • گفت تو زان سان که عکس دیگریست  ** جمله احوالت به جز هم عکس نیست 
  • Kızgınlığın da başkalarının aksine, zevkin de. Başbuğun zevkiyle çobanın kızgınlığına benziyor.
  • خشم و ذوقت هر دو عکس دیگران  ** شادی قواده و خشم عوان 
  • O arık koyun, çobana neler etti? Sonunda onu kinlendirdi. eziyete soktu.
  • آن عوان را آن ضعیف آخر چه کرد  ** که دهد او را به کینه زجر و درد