- Aman şu atımı gözet de hırsız çalmasın.
- تا ندزدد مرکبت را نیز هم ** پاس دار این مرکبت را دم به دم
- Hırsızlar,birisinin koçunu çaldılar.Onunla kanaat etmediler de elbisesini çaldılar.
- حکایت آن شخص کی دزدان قوج او را بدزدیدند و بر آن قناعت نکرد به حیله جامههاش را هم دزدیدند
- Birisinin bir koçu vardı. Boynuna bir ip bağlamış, ardından çekip götürüyordu. Bir hırsız geldi, ipini kesip koçu götürdü.
- آن یکی قج داشت از پس میکشید ** دزد قج را برد حبلش را برید
- Adam haberdar olunca, koçu nereye götürdü diye sağa sola koşmaya başladı.
- چونک آگه شد دوان شد چپ و راست ** تا بیابد کان قج برده کجاست
- Hırsızın bir kuyu başında eyvahlar olsun diye feryadetmekte olduğunu gördü.
- بر سر چاهی بدید آن دزد را ** که فغان میکرد کای واویلتا
- Dedi ki: Üstat, neden feryat ediyorsun? Hırsız, kuyuya altın torbam düştü. 470
- گفت نالان از چی ای اوستاد ** گفت همیان زرم در چه فتاد
- Çıkarabilirsen sana gönül hoşluğu ile beşte birini veririm.
- گر توانی در روی بیرون کشی ** خمس بدهم مر ترا با دلخوشی
- Yüz altının beşte birine sahip olursun dedi.Adam, bu tam on koçun değeri.
- خمس صد دینار بستانی به دست ** گفت او خود این بهای ده قجست
- Bir kapı kapandıysa on kapı açıldı. Bir koç gittiyse Allah, ona karşılık bir deve ihsan etti ,deyip ;
- گر دری بر بسته شد ده در گشاد ** گر قجی شد حق عوض اشتر بداد
- Elbisesini çıkarttı, kuyuya indi. Hırsız da derhal elbiselerini alıp kaçtı.
- جامهها بر کند و اندر چاه رفت ** جامهها را برد هم آن دزد تفت
- Yolu köye çıkaracak bir tedbir gerek. Yoksa insana tamah tohumunu getiren tedbire tedbir demezler. 475
- حازمی باید که ره تا ده برد ** حزم نبود طمع طاعون آورد