English    Türkçe    فارسی   

6
4714-4723

  • Asi Firavun' un yüz karası gibi hani. Bedeni geçip gitmiştir ama rengi bakidir.
  • چون سیه‌رویی فرعون دغا  ** رنگ آن باقی و جسم او فنا 
  • Doğruların güzel yüzlerindeki nur, bedenleri yok olsa da kıyamet gününe kadar kalır. 4715
  • برق و فر روی خوب صادقین  ** تن فنا شد وان به جا تو یومن دین 
  • İşte ancak güzel o güzeldir, çirkin o çirkin. Daima o günler durur, buysa somurtur kalır.
  • زشت آن زشتست و خوب آن خوب و بس  ** دایم آن ضحاک و این اندر عبس 
  • Tanrı, toprağa bir renk, bir parlaklık verir, onu mücevher haline getirir. Çocuk tabiatlı olanları da onlara düşürür, savaşa sokar.
  • خاک را رنگ و فن و سنگی دهد  ** طفل‌خویان را بر آن جنگی دهد 
  • Hamurdan deve ve aslan şekillerinde çörekler pişirirler. Çocuklar, onları görünce hırslarından ellerini dişlerler.
  • از خمیری اشتر وشیری پزند  ** کودکان از حرص آن کف می‌گزند 
  • Fakat ağızda aslan da ekmek olur, deve de. Fakat çocuklara bu söz, tesir etmez ki.
  • شیر و اشتر نان شود اندر دهان  ** در نگیرد این سخن با کودکان 
  • Çocuk, bilgisizlik, zan ve şüphe içindedir. Allaha şükürler olsun ki kuvveti azdır yoksa. 4720
  • کودک اندر جهل و پندار و شکیست  ** شکر باری قوت او اندکیست 
  • Şükürler olsun ki hilesi ve gücü yoktur. Yoksa çocuğun yüzlerce savaşı ve âfeti vardır.
  • طفل را استیزه و صد آفتست  ** شکر این که بی‌فن و بی‌قوتست 
  • Eyvah bu, kuvvetleriyle her rakibe belâ kesilen edepsiz koca bebeklerden!
  • وای ازین پیران طفل ناادیب  ** گشته از قوت بلای هر رقیب 
  • Silâhla bilgisizlik bir araya gelince Firavun, sitemle bütün dünyayı yakar yandırır.
  • چون سلاح و جهل جمع آید به هم  ** گشت فرعونی جهان‌سوز از ستم