- Asi Firavun' un yüz karası gibi hani. Bedeni geçip gitmiştir ama rengi bakidir.
- چون سیهرویی فرعون دغا ** رنگ آن باقی و جسم او فنا
- Doğruların güzel yüzlerindeki nur, bedenleri yok olsa da kıyamet gününe kadar kalır. 4715
- برق و فر روی خوب صادقین ** تن فنا شد وان به جا تو یومن دین
- İşte ancak güzel o güzeldir, çirkin o çirkin. Daima o günler durur, buysa somurtur kalır.
- زشت آن زشتست و خوب آن خوب و بس ** دایم آن ضحاک و این اندر عبس
- Tanrı, toprağa bir renk, bir parlaklık verir, onu mücevher haline getirir. Çocuk tabiatlı olanları da onlara düşürür, savaşa sokar.
- خاک را رنگ و فن و سنگی دهد ** طفلخویان را بر آن جنگی دهد
- Hamurdan deve ve aslan şekillerinde çörekler pişirirler. Çocuklar, onları görünce hırslarından ellerini dişlerler.
- از خمیری اشتر وشیری پزند ** کودکان از حرص آن کف میگزند
- Fakat ağızda aslan da ekmek olur, deve de. Fakat çocuklara bu söz, tesir etmez ki.
- شیر و اشتر نان شود اندر دهان ** در نگیرد این سخن با کودکان
- Çocuk, bilgisizlik, zan ve şüphe içindedir. Allaha şükürler olsun ki kuvveti azdır yoksa. 4720
- کودک اندر جهل و پندار و شکیست ** شکر باری قوت او اندکیست
- Şükürler olsun ki hilesi ve gücü yoktur. Yoksa çocuğun yüzlerce savaşı ve âfeti vardır.
- طفل را استیزه و صد آفتست ** شکر این که بیفن و بیقوتست
- Eyvah bu, kuvvetleriyle her rakibe belâ kesilen edepsiz koca bebeklerden!
- وای ازین پیران طفل ناادیب ** گشته از قوت بلای هر رقیب
- Silâhla bilgisizlik bir araya gelince Firavun, sitemle bütün dünyayı yakar yandırır.
- چون سلاح و جهل جمع آید به هم ** گشت فرعونی جهانسوز از ستم