English    Türkçe    فارسی   

6
4773-4782

  • Dedi ki: Ey edepsiz aşağılık adam! Şaşılacak şey, benim yaptığım iyiliklere karşı lâyığım bu muydu?
  • گفت آخر ای خس واهی‌ادب  ** این سزای داد من بود ای عجب 
  • Ben sana bunca nefis hazineler verdim. Aşağılık huyunla sen, bana neler yaptın?
  • من چه کردم با تو زین گنج نفیس  ** تو چه کردی با من از خوی خسیس 
  • Ben senin kucağına öyle bir ay verdim ki kıyamet gününe kadar gurubu yoktur. 4775
  • من ترا ماهی نهادم در کنار  ** که غروبش نیست تا روز شمار 
  • Sen o parlak nura karşılık benim yüzüme toz toprak serptin, diken hatırdın ha.
  • در جزای آن عطای نور پاک  ** تو زدی در دیده‌ی من خار و خاک 
  • Ben göğe çıkman için sana merdiven kurdum. Sen benimle savaşmak için oka, yaya sarıldın.
  • من ترا بر چرخ گشته نردبان  ** تو شده در حرب من تیر و کمان 
  • Padişahta bir gayret derdidir peydahlandı. Padişahın derdinin aksi, ona vurdu.
  • درد غیرت آمد اندر شه پدید  ** عکس درد شاه اندر وی رسید 
  • Dargınlığı yüzünden devlet kuşu çırpınmaya başladı. O rahat bucağında oturan şehzadenin perdesini yırttı.
  • مرغ دولت در عتابش بر طپید  ** پرده‌ی آن گوشه گشته بر درید 
  • O güzelim şehzade, yaptığı kötülüğün eserini derhal içinde duydu. 4780
  • چون درون خود بدید آن خوش‌پسر  ** از سیه‌کاری خود گرد و اثر 
  • O lütuf ve nimet vazifesi azaldı. Neşe yurdu gamla doldu.
  • از وظیفه‌ی لطف و نعمت کم شده  ** خانه‌ی شادی او پر غم شده 
  • O şaraptan meydana gelen sarhoşluğu geçti, kendine geldi. O suç yüzünden başı, sarhoşluktao meydana gelen sersemliğe yurt kesildi.
  • با خود آمد او ز مستی عقار  ** زان گنه گشته سرش خانه‌ی خمار