- O şerbetin, kendisini hastalandırdığını, o benlik zehirinin kendisine iyiden iyiye tesir ettiğini anladı.
- دید کان شربت ورا بیمار کرد ** زهر آن ما و منیها کار کرد
- Naz gülistanında bir tavusa benzeyen canı, mecaz viranesinde bir baykuşa döndü. 4785
- جان چون طاوس در گلزار ناز ** همچو چغدی شد به ویرانهی مجاز
- Adem gibi cennetten uzaklaştı. Ekin için yeryüzünde öküz gütmeye başladı.
- همچو آدم دور ماند او از بهشت ** در زمین میراند گاوی بهر کشت
- Ey usta Hintli, aslanı öküz kuyruğuna esir ettin ha diye ağlamaya koyuldu.
- اشک میراند او کای هندوی زاو ** شیر را کردی اسیر دم گاو
- Ey soluğu soğuk nefis, feryada erişen padişaha vefasızlıkta bulundun ha.
- کردی ای نفس بد بارد نفس ** بیحفاظی با شه فریادرس
- Bir buğday için hırsa düştün, tuzak kurdun. Fakat tuzağa serptiğin her buğday tanesi, sana karşı bir akrep kesildi.
- دام بگزیدی ز حرص گندمی ** بر تو شد هر گندم او کزدمی
- Başında benlik havası esti. Fakat şimdi ayağına vurulan elli batmanlık pırangaya bak diyor; 4790
- در سرت آمد هوای ما و من ** قید بین بر پای خود پنجاه من
- Bu çeşit kendine ağlayıp feryadediyor, neden diyordu, padişahıma zıt oldum?
- نوحه میکرد این نمط بر جان خویش ** که چرا گشتم ضد سلطان خویش
- Kendine geldi, tövbe etti. Bu tövbeye başka bir şeyi de eş etti.
- آمد او با خویش و استغفار کرد ** با انابت چیز دیگر یار کرد
- İman vahşetinden meydana gelen derde acı. Çünkü o derdin dermanı yoktur.
- درد کان از وحشت ایمان بود ** رحم کن کان درد بیدرمان بود