- Hepsinin canını al. Yalnız onların arasından filân kadınla filân çocuğun canını alma dedin.
- پس بگفتی قبض کن جان همه ** جز زنی و غیر طفلی زان رمه
- Her biri bir tahta üstünde kaldı. Dalgalar, o tahtayı sürüklemeye başladılar.
- هر دو بر یک تختهای در ماندند ** تخته را آن موجها میراندند
- Sonra yine ananın ruhunu kabzet, çocuğu yalnız bırak diye emrettin.
- باز گفتی جان مادر قبض کن ** طفل را بگذار تنها ز امر کن
- Çocuğu anasından ayırdım ama sen de bilirsin ya, bu bana o kadar acı geldi ki. 4805
- چون ز مادر بسکلیدم طفل را ** خود تو میدانی چه تلخ آمد مرا
- Birçok büyük yasların dumanlarını gördüm ama o çocuğun acısı içimden çıkmadı.
- بس بدیدم دود ماتمهای زفت ** تلخی آن طفل از فکرم نرفت
- Tanrı dedi ki: Ben o çocuğu kendi lûtftumla yetiştirdim. Dalgaya onu bir ormana at dedim.
- گفت حق آن طفل را از فضل خویش ** موج را گفتم فکن در بیشهایش
- O orman, süsenlerle, reyhanlarla, güllerle, yenmesi hoş meyva ağaçlariyle doluydu.
- بیشهای پر سوسن و ریحان و گل ** پر درخت میوهدار خوشاکل
- Duru ve tatlı su kaynakları vardı orada. Çocuğu yüzlerce naz ve naim içinde yetiştirdim.
- چشمههای آب شیرین زلال ** پروریدم طفل را با صد دلال
- Yüz binlerce güzel sesli kuşlar, o bahçelere yüzlerce nağmeler salmadaydı. 4810
- صد هزاران مرغ مطرب خوشصدا ** اندر آن روضه فکنده صد نوا
- Ona ağustos gülünden döşek döşedim. Onu fitnelerin vuruşundan emin ettim.
- پسترش کردم ز برگ نسترن ** کرده او را آمن از صدمهی فتن