English    Türkçe    فارسی   

6
4828-4837

  • O, nihayet kendi aczini görmüş, ölmüş, kocakarılar dinini seçmiştir.
  • Zeliha gibi, ona Yusuf' un nuru vurdu mu kocalıktan kurtuldu, gençliğe yol buldu, gençleşti.
  • Hayat, ölümde ve mihnettedir. Abıhayat, karanlıklar içindedir. 4830
  • Ulu Tanrı' nın Nemrud'u anasız ve dadısız olarak yetiştirip büyütmesi
  • Hâsılı o bahçe, arifler bağı gibi sam yellerinden de amandaydı, kasırgadan da.
  • Bir kaplan yavrulamıştı. Ona dedim ki: Süt ver bu çocuğa, itaat etti.
  • Ona süt verdi, tapılar kıldı. Nihayet çocuk gelişti, irileşti, aslanlaştı.
  • Sütten kesilince bir periye, ona söz söylemeyi öğret dedim, öğretti.
  • Onu, o yeşillikte yetiştirdim, besledim. Benim hünerim, sanatım hiç söze sığar mı? 4835
  • Ben, zararsız kurtları Eyüb'e konuk ettim, kendisine de onlara karşı baba sevgisi verdim.
  • Kurtlar da evlâdın babasını sevmesi gibi onu severlerdi. Onlara da bu sevgiyi verdim, tşte sana kudret, işte sana güç!