- Evvelce anlattığımız gibi, padişahtan görmüş olduğu lütuf lan, ululandığı için gönlünde örtüldü gitti.
- لطفهای شه که ذکر آن گذشت ** از تجبر بر دلش پوشیده گشت
- Nemrut da bunun gibi bilgisizlik ve körlük yüzünden o lûtufları ayağının altına aldı.
- همچنان نمرود آن الطاف را ** زیر پا بنهاد از جهل و عمی
- Şimdi kâfir odu, yol kesmekte. Ululanmada, Tanrılık dâvasına kalkışmada.
- این زمان کافر شد و ره میزند ** کبر و دعوی خدایی میکند
- Üç gerges kuşuna uymuş, yüce göklere çıkmaya, benimle savaşıp vuruşmaya girişti.
- رفته سوی آسمان با جلال ** با سه کرکس تا کند با من قتال
- İbrahim'i bulup öldürmek için yüz binlerce suçsuz çocuğu öldürttü. 4850
- صد هزاران طفل بیتلویم را ** کشته تا یابد وی ابراهیم را
- Çünkü müneccim, yıl talihine bakmış, seninle savaşacak bir düşman doğacak.
- که منجم گفته کاندر حکم سال ** زاد خواهد دشمنی بهر قتال
- Kendine gel, o düşmanı defetmek için ihtiyatlı davran demişti. O yalan yanlış, kim olursa olsun her doğanı öldürüyordu.
- هین بکن در دفع آن خصم احتیاط ** هر که میزایید میکشت از خباط
- Onun gördüğü, vahyi getirecek çocuğu yetiştirdi. Başkalarının kanları, boynunda kaldı.
- کوری او رست طفل وحی کش ** ماند خونهای دگر در گردنش
- Acaba o saltanatı babadan mı bulmuştu da gururu, kendisini soy sop karanlıklarına daldırdı?
- از پدر یابید آن ملک ای عجب ** تا غرورش داد ظلمات نسب
- Başkalarına ana, baba perde kesilir. Fakat o, yeninde, yakasında bulunan mücevherleri bizden buldu. 4855
- دیگران را گر ام و اب شد حجاب ** او ز ما یابید گوهرها به جیب