- Ekmek isteğine düşen, eşekten farksızdır. Onunla konuşup görüşmek rahipliğin ta kendisidir. 485
- چون حمارست آنک نانش امنیتست ** صحبت او عین رهبانیتست
- Çünkü Haktan başka ne varsa hepsi mahvolur gider. Her gelecek, bir müddet sonra gelir, olacak olur.
- زانک غیر حق همه گردد رفات ** کل آت بعد حین فهو آت
- Adam olmayan kişinin hükmü de, kıblesine benzer. O ölüyü arayıp durur, var onu da ölü say sen.
- حکم او هم حکم قبلهی او بود ** مردهاش خوان چونک مردهجو بود
- Böyle adamlarla düşüp kalkan da rahiptir. Çünkü düşüp kalktığı adamlar, taştan, kerpiçten başka bir şey değildir.
- هر که با این قوم باشد راهبست ** که کلوخ و سنگ او را صاحبست
- Hattâ onlar taştan, kerpiçten de beterdir. Çünkü taş ve kerpiç, kimsenin yolunu vurmaz. Halbuki bu kerpiçlerden insana yüz binlerce zarar gelir.
- خود کلوخ و سنگ کس را ره نزد ** زین کلوخان صد هزار آفت رسد
- Kuş, iyi ama dedi, asıl savaş, yolda böyle yol vuranlar olunca savaştır. 490
- گفت مرغش پس جهاد آنگه بود ** کین چنین رهزن میان ره بود
- Aslan gibi olan er, halkı korumak, onlara yardım etmek ve düşmanla savaşmak için emin olmayan yola gelir.
- از برای حفظ و یاری و نبرد ** بر ره ناآمن آید شیرمرد
- Erlik, yolcu düşmanla çatıştığı zaman meydana çıkar.
- عرق مردی آنگهی پیدا شود ** که مسافر همره اعدا شود
- Peygamber, kılıçla gönderildi, ümmeti de saflar yaran er bir ümmettir.
- چون نبی سیف بودست آن رسول ** امت او صفدرانند و فحول
- Bizim dinimiz de iş, savaştadır. İsa dininde mağaraya, dağa çekilip ibadette.
- مصلحت در دین ما جنگ و شکوه ** مصلحت در دین عیسی غار و کوه