- Halk, Tanrı'nın işini görmez. Bu yüzden de sabah akşam dilencilikten vazgeçerler.
- کار یزدان را نمیبینند عام ** مینیاسایند از کد صبح و شام
- Evet, tembelliğinizi söyleyin de sırrınızı anlayayım, tembelliğinizin derecesini bileyim.
- هین ز حد کاهلی گویید باز ** تا بدانم حد آن از کشف راز
- Şüphe yok her dil, gönüle perdedir. Perde deprendi mi sırlara erilir. 4890
- بیگمان که هر زبان پردهی دلست ** چون بجنبد پرده سرها واصلست
- Kebap olmuş bir et parçası kadar küçücük bir perde yüzlerce güneşi örter.
- پردهی کوچک چو یک شرحه کباب ** میبپوشد صورت صد آفتاب
- Hattâ söz, yalan bile olsa sözdeki koku, onun doğru, yahut yalan olduğunu haber verir.
- گر بیان نطق کاذب نیز هست ** لیک بوی از صدق و کذبش مخبرست
- Çayırlıktan, çimenlikten gelen yel, külhandan esip gelen yelden farkedilir.
- آن نسیمی که بیایدت از چمن ** هست پیدا از سموم گولخن
- Doğru sözle ahmağı aldatan yalan misk ve sarımsak kokusu gibi nefesten anlaşılır.
- بوی صدق و بوی کذب گولگیر ** هست پیدا در نفس چون مشک و سیر
- İkilikli ve münafık dostunu, münafıklığından anlamıyorsan ondan gelen pis kokudan anla. 4895
- گر ندانی یار را از دهدله ** از مشام فاسد خود کن گله
- Puştların nârasiyle babayiğit erlerin narası, tilkiyle aslanın sesi gibi farkedilir.
- بانگ حیزان و شجاعان دلیر ** هست پیدا چون فن روباه و شیر
- Yahut da dil, tenceresinin kapağına benzer. Oynadı, açıldı mı içinde ne yemek var, anlarsın.
- یا زبان همچون سر دیگست راست ** چون بجنبد تو بدانی چه اباست