English    Türkçe    فارسی   

6
4891-4900

  • Kebap olmuş bir et parçası kadar küçücük bir perde yüzlerce güneşi örter.
  • Hattâ söz, yalan bile olsa sözdeki koku, onun doğru, yahut yalan olduğunu haber verir.
  • Çayırlıktan, çimenlikten gelen yel, külhandan esip gelen yelden farkedilir.
  • Doğru sözle ahmağı aldatan yalan misk ve sarımsak kokusu gibi nefesten anlaşılır.
  • İkilikli ve münafık dostunu, münafıklığından anlamıyorsan ondan gelen pis kokudan anla. 4895
  • Puştların nârasiyle babayiğit erlerin narası, tilkiyle aslanın sesi gibi farkedilir.
  • Yahut da dil, tenceresinin kapağına benzer. Oynadı, açıldı mı içinde ne yemek var, anlarsın.
  • Aklı keskin adam, tencerede tatlı yemek mi var, sirkeli ve ekşi aş mı? Dumanından anlar.
  • Biri, yeni bir çömlek almak istese alırken çömleğe elini vurdu mu kırıksa derhal anlar, kırığını görür.
  • Çocukların biri dedi ki: Ben adamı, sözünden derhal anlarım. Söz söylemezse üç gün içinde yine ne haldedir, nasıl adamdır? Anlar, bilirim. 4900