- Peygamber, kılıçla gönderildi, ümmeti de saflar yaran er bir ümmettir.
- چون نبی سیف بودست آن رسول ** امت او صفدرانند و فحول
- Bizim dinimiz de iş, savaştadır. İsa dininde mağaraya, dağa çekilip ibadette.
- مصلحت در دین ما جنگ و شکوه ** مصلحت در دین عیسی غار و کوه
- Adam dedi ki: Evet ama insanda güç kuvvet varsa, kötülüklere karşı durabilirse. 495
- گفت آری گر بود یاری و زور ** تا به قوت بر زند بر شر و شور
- Kuvvet olmayınca çekinmek daha doğru. Takatin yetmeyeceği şeyden kaçmak daha yerinde bir iş.
- چون نباشد قوتی پرهیز به ** در فرار لا یطاق آسان بجه
- Kuş, işe sarılmak için dedi, yüreğin doğru olması gerek. Yoksa insanın dostu eksik olmaz.
- گفت صدق دل بباید کار را ** ورنه یاران کم نیاید یار را
- Sen dost ol da sayısız dost gör. Fakat dost olmazsan dostsuz, yardımsız kala kalırsın.
- یار شو تا یار بینی بیعدد ** زانک بییاران بمانی بیمدد
- Şeytan kurttur, sen de Yusuf’a benzersin. Ey temiz er, sakın Yakup’un eteğini bırakma.
- دیو گرگست و تو همچون یوسفی ** دامن یعقوب مگذار ای صفی
- Kurt, çok defa, sürüden bir kuzu, yalnız başına bir yol tutup ayrıldı mı onu kapar,yer. 500
- گرگ اغلب آنگهی گیرا بود ** کز رمه شیشک به خود تنها رود
- Sünneti ve topluluğu bırakan kişi, yırtıcı hayvanlarla dopdolu olan böyle bir yerde kendi kanını dökmez de ne yapar?
- آنک سنت یا جماعت ترک کرد ** در چنین مسبع نه خون خویش خورد
- Sünnet yoldur, topluluk da yoldaşa benzer. Yolsuz yoldaşsız oldun mu bu daracık yerde helâk oldun gitti.
- هست سنت ره جماعت چون رفیق ** بیره و بییار افتی در مضیق