- Adam, zaruret hakkında fetva veren de sensin. Fakat zaruretin, ihtiyacın yok da yersen suçlu olursun. 530
- گفت مفتی ضرورت هم توی ** بیضرورت گر خوری مجرم شوی
- Hattâ zaruretin varsa bile çekinmek daha iyi. Fakat mademki yiyeceksin, parasını ver bari dedi.
- ور ضرورت هست هم پرهیز به ** ور خوری باری ضمان آن بده
- Kuş, o anda tamamiyle kendisinden geçmişti. Atı, yularını elinden almıştı.
- مرغ پس در خود فرو رفت آن زمان ** توسنش سر بستد از جذب عنان
- Buğdayları yedi ama tuzakta kala kaldı. Nice Yâsin okudu,nice En’am okudu.
- چون بخورد آن گندم اندر فخ بماند ** چند او یاسین و الانعام خواند
- Âciz kaldıktan sonra ister acıklan, ister ah et. Bu kara duman, o hale düşmeden gerekti.
- بعد در ماندن چه افسوس و چه آه ** پیش از آن بایست این دود سیاه
- Hırs ve heves, insanı harekete getirdi mi o zaman ey feryadıma yetişen, medet de. 535
- آن زمان که حرص جنبید و هوس ** آن زمان میگو کای فریادرس
- Çünkü bu feryat, Basra harap olmadan edilen feryattır. Belki bu sınıklık yüzünden Basra kurtulur.
- کان زمان پیش از خرابی بصره است ** بوک بصره وا رهد هم زان شکست
- Ey ağlayan dövünen, bana Basra’yla Musul yıkılmadan ağla, dövün!
- ابک لی یا باکیی یا ثاکلی ** قبل هدم البصرة و الموصل
- Ölümden evvel feryat et, başına topraklar saç. Ölümden sonraysa ağlama, dayan.
- نح علی قبل موتی واغتفر ** لا تنح لی بعد موتی واصطبر
- Ben felâkete düşmeden, helâk olmadan ağla bana, felâket tufanından sonraysa ağlamayı bırak.
- ابک لی قبل ثبوری فیالنوی ** بعد طوفان النوی خل البکا