- Dedi ki: Bağırmak istedim ama tam o sırada bana bıçak, kılıç gösterip sus, yoksa acımadan seni keseriz demek istediler.
- گفت آن دم کارد بنمودند و تیغ ** که خمش ورنه کشیمت بیدریغ
- Ben de korkudan ağzımı kapadım. Fakat şimdi istediğiniz kadar bağırıp çağırayım. 550
- آن زمان از ترس بستم من دهان ** این زمان هیهای و فریاد و فغان
- O zaman soluk bile alamıyordum, fakat şimdi dilediğiniz kadar feryat edeyim!
- آن زمان بست آن دمم که دم زنم ** این زمان چندانک خواهی هی کنم
- Kötü ve rüsva, şeytan, ömrünü zâyettikten sonra “Euzü” çekmek, “Fâtiha” okumak beyhudedir.
- چونک عمرت برد دیو فاضحه ** بینمک باشد اعوذ و فاتحه
- Beyhudedir ama yine de gaflete düşmek, feryat etmekten daha kötüdür ya.
- گرچه باشد بینمک اکنون حنین ** هست غفلت بینمکتر زان یقین
- Sen de beyhude olsa, tatsız tuzsuz bulunsa bile yine feryat et, sızlan; ey yüce ve üstün Allah, de... Lûtfet bu hor kişilere bir bak.
- همچنین هم بینمک مینال نیز ** که ذلیلان را نظر کن ای عزیز
- Feryada erişme zamanı da kaadirsin, o zaman geçince de. Allah’ım senden bir şey eksilmez ki! 555
- قادری بیگاه باشد یا به گاه ** از تو چیزی فوت کی شد ای اله
- Sen “Kaybettiğiniz şeylere hayıflanmayın” diyen padişahsın. Dilediğin şey nasıl olmaz?
- شاه لا تاسوا علی ما فاتکم ** کی شود از قدرتش مطلوب گم
- Kuşun,bu tutuluşunu zâhidin hareketine,riya ve hilesine vermesi,zâhidin de cevabı
- حواله کردن مرغ گرفتاری خود را در دام به فعل و مکر و زرق زاهد و جواب زاهد مرغ را
- Kuş dedi ki: Zâhitlerin afsununu dinleyenin lâyığı budur.
- گفت آن مرغ این سزای او بود ** که فسون زاهدان را بشنود
- Zâhit, hayır dedi, nahak yere yetimlerin malını yiyen kişinin lâyığıdır bu.
- گفت زاهد نه سزای آن نشاف ** کو خورد مال یتیمان از گزاف