- Bu yok olma, bitme, zıddın zıddını yok etmesinden ileri gelir. Zıt olmadı mı ebedilikten başka bir şey olamaz.
- این تفانی از ضد آید ضد را ** چون نباشد ضد نبود جز بقا
- O eşsiz, örneksiz Allah, cennetten zıddı giderdi. Orada güneş de yoktur, zıddı olan zemheri de.
- نفی ضد کرد از بهشت آن بینظیر ** که نباشد شمس و ضدش زمهریر
- Renklerin asılları, renksizliktir... Savaşların aslı, barışlardır.
- هست بیرنگی اصول رنگها ** صلحها باشد اصول جنگها
- Bu gamlarla dolu olan bucağın aslı, o âlemdir. Her ayrılığın aslı, buluşmadır. 60
- آن جهانست اصل این پرغم وثاق ** وصل باشد اصل هر هجر و فراق
- Hocam, neden biz bu aykırılıklar içindeyiz? Neden birlik bu sayıları doğuruyor?
- این مخالف از چهایم ای خواجه ما ** واز چه زاید وحدت این اعداد را
- Çünkü biz fer’iz, bu birbirine zıt olan dört asıl, feride kendi huyunu işliyor.
- زانک ما فرعیم و چار اضداد اصل ** خوی خود در فرع کرد ایجاد اصل
- Halbuki can cevheri, ayrılıkların ötesinden. Onun huyu bu değil, onun huyu, ulu Allah’nın huyu.
- گوهر جان چون ورای فصلهاست ** خوی او این نیست خوی کبریاست
- Savaşlara da bak. O savaşlar, barışların asılları. Allah uğrunda savaşan Peygamber gibi hani.
- جنگها بین کان اصول صلحهاست ** چون نبی که جنگ او بهر خداست
- O, iki cihanda da üstündür. Bu üstünü dil anlatmaz ki. 65
- غالبست و چیر در هر دو جهان ** شرح این غالب نگنجد در دهان
- Irmak suyunu tamamıyla içmenin imkânı yok. Yok ama susuzluğu giderecek kadar içmenin de imkânı yok.
- آب جیحون را اگر نتوان کشید ** هم ز قدر تشنگی نتوان برید