- O, güneş gibi ne uyumakta, ne bir şey yemekte. Ruhları da uyutmamakta,ruhlara da bir şey yedirmemekte.
- او ندارد خواب و خور چون آفتاب ** روحها را میکند بیخورد و خواب
- Gel demekte, ya ben ol, ya benim huyumla huylan da sana tecelli edeyim, yüzümü gör.
- که بیا من باش یا همخوی من ** تا ببینی در تجلی روی من
- Görmediysen neden böyle çıldırdın... Topraktan neden dirilmeyi istiyorsun? 580
- ور ندیدی چون چنین شیدا شدی ** خاک بودی طالب احیا شدی
- Mekânsızlık mekânından sana ot vermeseydi can gözün, o tarafa dikilir kalır mıydı hiç?
- گر ز بیسویت ندادست او علف ** چشم جانت چون بماندست آن طرف
- Kedi, delikten rızıklanır da onun için delik başında bekler durur.
- گربه بر سوراخ زان شد معتکف ** که از آن سوراخ او شد معتلف
- Başka bir kedi de damlarda gezinir.Çünkü kuş avlar, onunla rızıklanır.
- گربهی دیگر همیگردد به بام ** کز شکار مرغ یابید او طعام
- Birisi çulhacılığı kıble edinmiştir, öbürü kaftan parası için padişaha bekçilik yapar.
- آن یکی را قبله شد جولاهگی ** وآن یکی حارس برای جامگی
- Bir başkası da işsiz güçsüzdür, yüzünü mekânsızlık yurduna tutmuştur. Çünkü onun can gıdasını da oradan sen vermedesin. 585
- وان یکی بیکار و رو در لامکان ** که از آن سو دادیش تو قوت جان
- İradesini Allah’ya verenin işi iştir. O, Allah işi için her işten kesilmiştir.
- کار او دارد که حق را شد مرید ** بهر کار او ز هر کاری برید
- Başkaları şu birkaç gün içinde ta göç gecesine kadar çocuklar gibi oyuna dalıp giderler.
- دیگران چون کودکان این روز چند ** تا شب ترحال بازی میکنند