- Dedi ki: Padişahımız, doğruluktan, vefadan ibaret. Bize ne geliyorsa bizden geliyor!
- گفت شاه ما همه صدق و وفاست ** آنچ بر ما میرسد آن هم ز ماست
- Ey uykusuz gönül, biz bundan eminiz. Çünkü bekçi gibi dam üstünde elimizde sopa beklemekteyiz. 605
- ای دل بیخواب ما زین ایمنیم ** چون حرس بر بام چوبک میزنیم
- Cevizlerimiz, bu değirmende kırıldı, derdimize ait ne söylesen azdır.
- گردگان ما درین مطحن شکست ** هر چه گوییم از غم خود اندکست
- Ey bizi kınayan, bu macerayı ne vakte dek dinleyip duracağız? Bundan böyle artık deliye az öğüt ver.
- عاذلا چند این صلای ماجرا ** پند کم ده بعد ازین دیوانه را
- Ben artık ayrılık işvesine ait sözleri duymak istemem. Bunu sınadım, ne vakte dek sınamaya devam edeceğim.
- من نخواهم عشوهی هجران شنود ** آزمودم چند خواهم آزمود
- Bu yolda coşup köpürmekten, deli divane olmaktan başka ne varsa uzaklıktır, yabancılıktır.
- هرچه غیر شورش و دیوانگیست ** اندرین ره دوری و بیگانگیست
- Derhal kalk, ayağıma o zinciri vur.Çünkü ben, tedbir silsilesini yırttım gitti. 610
- هین بنه بر پایم آن زنجیر را ** که دریدم سلسلهی تدبیر را
- Fakat o devletli sevgilimin büklüm büklüm saçlarından başka iki yüz tane zincir getirsen kırarım.
- غیر آن جعد نگار مقبلم ** گر دو صد زنجیر آری بگسلم
- Kardeş aşk ve namus doğru bir şey değil. Ey âşık, âr ve hayâ kapısında durma.
- عشق و ناموس ای برادر راست نیست ** بر رد ناموس ای عاشق مهایست
- Artık vakti geldi, soyunayım, sureti bırakayım da baştanbaşa can olayım.
- وقت آن آمد که من عریان شوم ** نقش بگذارم سراسر جان شوم