English    Türkçe    فارسی   

6
63-72

  • Halbuki can cevheri, ayrılıkların ötesinden. Onun huyu bu değil, onun huyu, ulu Allah’nın huyu.
  • گوهر جان چون ورای فصلهاست  ** خوی او این نیست خوی کبریاست 
  • Savaşlara da bak. O savaşlar, barışların asılları. Allah uğrunda savaşan Peygamber gibi hani.
  • جنگها بین کان اصول صلحهاست  ** چون نبی که جنگ او بهر خداست 
  • O, iki cihanda da üstündür. Bu üstünü dil anlatmaz ki. 65
  • غالبست و چیر در هر دو جهان  ** شرح این غالب نگنجد در دهان 
  • Irmak suyunu tamamıyla içmenin imkânı yok. Yok ama susuzluğu giderecek kadar içmenin de imkânı yok.
  • آب جیحون را اگر نتوان کشید  ** هم ز قدر تشنگی نتوان برید 
  • Mâna denizine susamışsan Mesnevi adasından o denize bir ark aç.
  • گر شدی عطشان بحر معنوی  ** فرجه‌ای کن در جزیره‌ی مثنوی 
  • O arkı o derece aç ki her an Mesneviyi, ancak ve ancak mâna denizi göresin.
  • فرجه کن چندانک اندر هر نفس  ** مثنوی را معنوی بینی و بس 
  • Yel, derenin üzerindeki saman çöplerini temizledi mi su, tek renkliliğini meydana çıkarır.
  • باد که را ز آب جو چون وا کند  ** آب یک‌رنگی خود پیدا کند 
  • Sen Mesnevide ter-ü taze mercan dallarını gör, can suyundan bitmiş meyveleri seyret. 70
  • شاخهای تازه‌ی مرجان ببین  ** میوه‌های رسته ز آب جان ببین 
  • Söz, harften, sesten ve soluktan ayrıldı mı hepsini bırakır, deniz kesilir.
  • چون ز حرف و صوت و دم یکتا شود  ** آن همه بگذارد و دریا شود 
  • Harfi söyleyen de, duyan da, hattâ harfler de, bu üçü de sonunda can olur.
  • حرف‌گو و حرف‌نوش و حرفها  ** هر سه جان گردند اندر انتها