- O, iki cihanda da üstündür. Bu üstünü dil anlatmaz ki. 65
- غالبست و چیر در هر دو جهان ** شرح این غالب نگنجد در دهان
- Irmak suyunu tamamıyla içmenin imkânı yok. Yok ama susuzluğu giderecek kadar içmenin de imkânı yok.
- آب جیحون را اگر نتوان کشید ** هم ز قدر تشنگی نتوان برید
- Mâna denizine susamışsan Mesnevi adasından o denize bir ark aç.
- گر شدی عطشان بحر معنوی ** فرجهای کن در جزیرهی مثنوی
- O arkı o derece aç ki her an Mesneviyi, ancak ve ancak mâna denizi göresin.
- فرجه کن چندانک اندر هر نفس ** مثنوی را معنوی بینی و بس
- Yel, derenin üzerindeki saman çöplerini temizledi mi su, tek renkliliğini meydana çıkarır.
- باد که را ز آب جو چون وا کند ** آب یکرنگی خود پیدا کند
- Sen Mesnevide ter-ü taze mercan dallarını gör, can suyundan bitmiş meyveleri seyret. 70
- شاخهای تازهی مرجان ببین ** میوههای رسته ز آب جان ببین
- Söz, harften, sesten ve soluktan ayrıldı mı hepsini bırakır, deniz kesilir.
- چون ز حرف و صوت و دم یکتا شود ** آن همه بگذارد و دریا شود
- Harfi söyleyen de, duyan da, hattâ harfler de, bu üçü de sonunda can olur.
- حرفگو و حرفنوش و حرفها ** هر سه جان گردند اندر انتها
- Ekmek veren, ekmek alan ve pak ekmek, suretlerden kurtulur, toprak olur.
- ناندهنده و نانستان و نانپاک ** ساده گردند از صور گردند خاک
- Fakat mânaları, yine birbirinden ayrı olarak ve daimî bir surette üç makamdadır.
- لیک معنیشان بود در سه مقام ** در مراتب هم ممیز هم مدام