English    Türkçe    فارسی   

6
654-663

  • Baş gözü, daima bedeni görür, can gözü ise, hünerli canı.
  • دیده‌ی تن دایما تن‌بین بود  ** دیده‌ی جان جان پر فن بین بود 
  • Mesnevi’nin sözlerindeki suret de surete kapılanı azdırır, yolunu kaybettirir, manâya bakan kişiye de yol gösterir, doğru yolu buldurur. 655
  • پس ز نقش لفظهای مثنوی  ** صورتی ضالست و هادی معنوی 
  • Allah da “Bu Kur’an, gönül yüzünden bazılarına doğru yolu gösterir, bazılarının da yolunu azıtır” buyurmuştur.
  • در نبی فرمود کین قرآن ز دل  ** هادی بعضی و بعضی را مضل 
  • Arif, şarap dedi mi Allah için olsun abes görme. Arife nasıl olur da bir şey yok olur?
  • الله الله چونک عارف گفت می  ** پیش عارف کی بود معدوم شی 
  • Sen, şeytanın içtiği şarabı anlarsan Allah şarabını nereden düşünebileceksin?
  • فهم تو چون باده‌ی شیطان بود  ** کی ترا وهم می رحمان بود 
  • Çalgıyla şarap... bu ikisi de eşittir. Bu ona koşar, o buna.
  • این دو انبازند مطرب با شراب  ** این بدان و آن بدین آرد شتاب 
  • Sarhoşlar, çalgının namesiyle, çalgıcının nefesiyle gıdalanırlar. Çalgıyla çalgıcı da onları meyhaneye çeker götürür. 660
  • پر خماران از دم مطرب چرند  ** مطربانشان سوی میخانه برند 
  • O, meydanın başıdır, bu, sonu. Gönül, onun çevgânında bir top kesilmiştir.
  • آن سر میدان و این پایان اوست  ** دل شده چون گوی در چوگان اوست 
  • Akılda ne varsa kulak oraya dikilir. Başta safra varsa yanınca sevda olur.
  • در سر آنچ هست گوش آنجا رود  ** در سر ار صفراست آن سودا شود 
  • Sonra bu ikisi de kendinden geçer, orada baba da bir olur oğul da.
  • بعد از آن این دو به بیهوشی روند  ** والد و مولود آن‌جا یک شوند