- Baş gözü, daima bedeni görür, can gözü ise, hünerli canı.
- دیدهی تن دایما تنبین بود ** دیدهی جان جان پر فن بین بود
- Mesnevi’nin sözlerindeki suret de surete kapılanı azdırır, yolunu kaybettirir, manâya bakan kişiye de yol gösterir, doğru yolu buldurur. 655
- پس ز نقش لفظهای مثنوی ** صورتی ضالست و هادی معنوی
- Allah da “Bu Kur’an, gönül yüzünden bazılarına doğru yolu gösterir, bazılarının da yolunu azıtır” buyurmuştur.
- در نبی فرمود کین قرآن ز دل ** هادی بعضی و بعضی را مضل
- Arif, şarap dedi mi Allah için olsun abes görme. Arife nasıl olur da bir şey yok olur?
- الله الله چونک عارف گفت می ** پیش عارف کی بود معدوم شی
- Sen, şeytanın içtiği şarabı anlarsan Allah şarabını nereden düşünebileceksin?
- فهم تو چون بادهی شیطان بود ** کی ترا وهم می رحمان بود
- Çalgıyla şarap... bu ikisi de eşittir. Bu ona koşar, o buna.
- این دو انبازند مطرب با شراب ** این بدان و آن بدین آرد شتاب
- Sarhoşlar, çalgının namesiyle, çalgıcının nefesiyle gıdalanırlar. Çalgıyla çalgıcı da onları meyhaneye çeker götürür. 660
- پر خماران از دم مطرب چرند ** مطربانشان سوی میخانه برند
- O, meydanın başıdır, bu, sonu. Gönül, onun çevgânında bir top kesilmiştir.
- آن سر میدان و این پایان اوست ** دل شده چون گوی در چوگان اوست
- Akılda ne varsa kulak oraya dikilir. Başta safra varsa yanınca sevda olur.
- در سر آنچ هست گوش آنجا رود ** در سر ار صفراست آن سودا شود
- Sonra bu ikisi de kendinden geçer, orada baba da bir olur oğul da.
- بعد از آن این دو به بیهوشی روند ** والد و مولود آنجا یک شوند