- Ruh, bu kadar gizliyken akıl, neden bu derece de onu kıskanır?
- با چنین پنهانیی کین روح راست ** عقل بر وی این چنین رشکین چراست
- Onun nuru, kendi yüzünü örtmüştür. A kıskanç, kimden gizliyorsun? 690
- از که پنهان میکنی ای رشکخو ** آنک پوشیدست نورش روی او
- Bu güneş, yüzünü örtmeden seyredip durmada. Fakat onun şiddetli nuru, yüzüne perde olmada.
- میرود بیرویپوش این آفتاب ** فرط نور اوست رویش را نقاب
- Güneş bile ondan bir eser görmemekte. Artık sen, onu kimden gizlersin ki a kıskanç?
- از که پنهان میکنی ای رشکور ** که آفتاب از وی نمیبیند اثر
- Fakat bende öyle bir kıskançlık var ki onu kendimden bile kıskanır, kendimden bile gizlemek isterim.
- رشک از آن افزونترست اندر تنم ** کز خودش خواهم که هم پنهان کنم
- Şiddetli kıskançlık ateşimden gözlerimle, kulaklarımla savaşa girişmişim âdeta.
- ز آتش رشک گران آهنگ من ** با دو چشم و گوش خود در جنگ من
- Ey can, ey gönül! Mademki bu kadar kıskançsın, ağzını yum, sözü bırak bari. 695
- چون چنین رشکیستت ای جان و دل ** پس دهان بر بند و گفتن را بهل
- Fakat korkarım ,susarsam o güneş başka bir yerde perdesini yırtar, kendini gösterir.
- ترسم ار خامش کنم آن آفتاب ** از سوی دیگر بدراند حجاب
- Sükûtumuz ondan daha ziyade anlatmış olur. Onu görünmekten men edersek görünmeye olan meyli daha fazlalaşır.
- در خموشی گفت ما اظهر شود ** که ز منع آن میل افزونتر شود
- Deniz coşup kükredi mi, kükreyişi köpük halinde görünür; köpürüşü, “Bilinmeyi diledim, sevdim de halkı yarattım” sırrını meydana getirir.
- گر بغرد بحر غرهش کف شود ** جوش احببت بان اعرف شود