English    Türkçe    فارسی   

6
759-768

  • Anlayış bunu kavrayabilseydi bu dâvanın delilini apaçık söylerdim.
  • گفتمی برهان این دعوی مبین  ** گر بدی ادراک اندر خورد این 
  • İncir yiyen bir kuş gelip konuk olsa bu tarafta incir çoktur, incirin hiçbir değeri yoktur. 760
  • هست انجیر این طرف بسیار و خوار  ** گر رسد مرغی قنق انجیرخوار 
  • Âlemde bulunan kadın, erkek... Herkes her an can vermede, ölmededir.
  • در همه عالم اگر مرد و زنند  ** دم به دم در نزع و اندر مردنند 
  • Sözlerini de, ölüm zamanı babanın oğula vasiyeti say.
  • آن سخنشان را وصیتها شمر  ** که پدر گوید در آن دم با پسر 
  • Da ibret al ,acın... Bu suretle de buğuz,haset ve kin, kökünden sökülüp çıksın.
  • تا بروید عبرت و رحمت بدین  ** تا ببرد بیخ بغض و رشک و کین 
  • Yakınlarına onlar ölünce nasıl yüreğin yanarsa o çeşit bak.
  • تو بدان نیت نگر در اقربا  ** تا ز نزع او بسوزد دل ترا 
  • Gelecek şey gelmiştir onları ölmüş say, sevdiğini ölüyor, ölmüş onu kaybetmişsin bil. 765
  • کل آت آت آن را نقد دان  ** دوست را در نزع و اندر فقد دان 
  • Garezler senin bu çeşit bakışına perde oluyorsa onları yırt, at.
  • وز غرضها زین نظر گردد حجاب  ** این غرضها را برون افکن ز جیب 
  • Bunları yırtıp atamazsan âcizim deyip kalma. Bil ki âciz olanı bir âcze salan var.
  • ور نیاری خشک بر عجزی مه‌ایست  ** دانک با عاجز گزیده معجزیست 
  • Âciz, bir zincirdir. Birisi gelmiş, sana o zinciri takmıştır. Gözünü açıp zinciri takanı görmek gerek.
  • عجز زنجیریست زنجیرت نهاد  ** چشم در زنجیرنه باید گشاد