- Yakınlarına onlar ölünce nasıl yüreğin yanarsa o çeşit bak.
- تو بدان نیت نگر در اقربا ** تا ز نزع او بسوزد دل ترا
- Gelecek şey gelmiştir onları ölmüş say, sevdiğini ölüyor, ölmüş onu kaybetmişsin bil. 765
- کل آت آت آن را نقد دان ** دوست را در نزع و اندر فقد دان
- Garezler senin bu çeşit bakışına perde oluyorsa onları yırt, at.
- وز غرضها زین نظر گردد حجاب ** این غرضها را برون افکن ز جیب
- Bunları yırtıp atamazsan âcizim deyip kalma. Bil ki âciz olanı bir âcze salan var.
- ور نیاری خشک بر عجزی مهایست ** دانک با عاجز گزیده معجزیست
- Âciz, bir zincirdir. Birisi gelmiş, sana o zinciri takmıştır. Gözünü açıp zinciri takanı görmek gerek.
- عجز زنجیریست زنجیرت نهاد ** چشم در زنجیرنه باید گشاد
- Ey yaşayış yolunu gösteren ben bir doğandım, ayağım bağlandı, bu neden? diye yalvarıp sızlanmaya koyul.
- پس تضرع کن کای هادی زیست ** باز بودم بسته گشتم این ز چیست
- Yarabbi de, kötülüğe kuvvetle adım attım. Bu yüzden kahrınla daima zarar ve ziyan içindeyim. 770
- سختتر افشردهام در شر قدم ** که لفی خسرم ز قهرت دم به دم
- Senin öğütlerine karşı kulağım sağırdır. Put kırıyorum diye dâvadaydım ama put yapıyormuşum meğer.
- از نصیحتهای تو کر بودهام ** بتشکن دعوی و بتگر بودهام
- Senin yaptığın şeyleri senin sanatlarını anmak mı farzdır, ölümü anmak mı? Ölüm, güz mevsimine benzer, sense yaprakların aslısın.
- یاد صنعت فرضتر یا یاد مرگ ** مرگ مانند خزان تو اصل برگ
- Şu ölüm yıllardır davulcağızını döver durur da senin kulağın vakitsiz ve yersiz oynar.
- سالها این مرگ طبلک میزند ** گوش تو بیگاه جنبش میکند