- Garezler senin bu çeşit bakışına perde oluyorsa onları yırt, at.
- وز غرضها زین نظر گردد حجاب ** این غرضها را برون افکن ز جیب
- Bunları yırtıp atamazsan âcizim deyip kalma. Bil ki âciz olanı bir âcze salan var.
- ور نیاری خشک بر عجزی مهایست ** دانک با عاجز گزیده معجزیست
- Âciz, bir zincirdir. Birisi gelmiş, sana o zinciri takmıştır. Gözünü açıp zinciri takanı görmek gerek.
- عجز زنجیریست زنجیرت نهاد ** چشم در زنجیرنه باید گشاد
- Ey yaşayış yolunu gösteren ben bir doğandım, ayağım bağlandı, bu neden? diye yalvarıp sızlanmaya koyul.
- پس تضرع کن کای هادی زیست ** باز بودم بسته گشتم این ز چیست
- Yarabbi de, kötülüğe kuvvetle adım attım. Bu yüzden kahrınla daima zarar ve ziyan içindeyim. 770
- سختتر افشردهام در شر قدم ** که لفی خسرم ز قهرت دم به دم
- Senin öğütlerine karşı kulağım sağırdır. Put kırıyorum diye dâvadaydım ama put yapıyormuşum meğer.
- از نصیحتهای تو کر بودهام ** بتشکن دعوی و بتگر بودهام
- Senin yaptığın şeyleri senin sanatlarını anmak mı farzdır, ölümü anmak mı? Ölüm, güz mevsimine benzer, sense yaprakların aslısın.
- یاد صنعت فرضتر یا یاد مرگ ** مرگ مانند خزان تو اصل برگ
- Şu ölüm yıllardır davulcağızını döver durur da senin kulağın vakitsiz ve yersiz oynar.
- سالها این مرگ طبلک میزند ** گوش تو بیگاه جنبش میکند
- Fakat can verme çağında ah ölüm dersin. Ölüm şimdi mi seni uyandırdı?
- گوید اندر نزع از جان آه مرگ ** این زمان کردت ز خود آگاه مرگ
- Ölümün, nâra atmadan boğazı yırtıldı sesi tutuldu; dövüle dövüle davulu patladı! 775
- این گلوی مرگ از نعره گرفت ** طبل او بشکافت از ضرب شگفت