این گلوی مرگ از نعره گرفت ** طبل او بشکافت از ضرب شگفت
Sense kendini bir şeylere verdin, ince eleyip sık dokudun; ne sesini duydun, ne davulunu! Fakat ölümün ne demek olduğunu şimdi anladın işte!
در دقایق خویش را در بافتی ** رمز مردن این زمان در یافتی
Ömrü zayedip tam can verme çağında,o darlık zamanında tövbe etmeye koyulmak,her yıl Halep’teki Şîa’nın âşure günlerinde Antakya kapısında yas tutmasına benzer.Garip bir şair, yoldan gelmişti de:”Bu gürültü,bu feryat nedir kime yas tutuluyor?” diye sormuştu.
تشبیه مغفلی کی عمر ضایع کند و وقت مرگ در آن تنگاتنگ توبه و استغفار کردن گیرد به تعزیت داشتن شیعهی اهل حلب هر سالی در ایام عاشورا به دروازهی انطاکیه و رسیدن غریب شاعر از سفر و پرسیدن کی این غریو چه تعزیه است
Âşure günü, bütün Halep’liler, Antakya kapısına gelirler, ta geceye kadar.
روز عاشورا همه اهل حلب ** باب انطاکیه اندر تا به شب
Kadın erkek, büyük bir kalabalık toplanır, Ehlibeyt’in yasını tutarlardı.
گرد آید مرد و زن جمعی عظیم ** ماتم آن خاندان دارد مقیم
Bağırırlar, ağlarlar, feryat ederlerdi. Şîa, Kerbelâ vakası için yas tutardı.
ناله و نوحه کنند اندر بکا ** شیعه عاشورا برای کربلا
Ehlibeyt’in Yezit’ten, Şimir’den çektikleri zulümleri, onlar tarafından uğradıkları sınanmaları sayıp dökerler,780
بشمرند آن ظلمها و امتحان ** کز یزید و شمر دید آن خاندان
Sesleri ses verir, feryatları, bütün ovayı, çölü doldururdu.
نعرههاشان میرود در ویل و وشت ** پر همیگردد همه صحرا و دشت
Bir garip şair, âşure günü çölden geldi, o feryadı duydu.
یک غریبی شاعری از راه رسید ** روز عاشورا و آن افغان شنید
Şehri bırakıp o tarafa yürüdü, feryadın sebebini araştırmaya koyuldu.
شهر را بگذاشت و آن سوی رای کرد ** قصد جست و جوی آن هیهای کرد