- Âşure günü, bütün Halep’liler, Antakya kapısına gelirler, ta geceye kadar.
- روز عاشورا همه اهل حلب ** باب انطاکیه اندر تا به شب
- Kadın erkek, büyük bir kalabalık toplanır, Ehlibeyt’in yasını tutarlardı.
- گرد آید مرد و زن جمعی عظیم ** ماتم آن خاندان دارد مقیم
- Bağırırlar, ağlarlar, feryat ederlerdi. Şîa, Kerbelâ vakası için yas tutardı.
- ناله و نوحه کنند اندر بکا ** شیعه عاشورا برای کربلا
- Ehlibeyt’in Yezit’ten, Şimir’den çektikleri zulümleri, onlar tarafından uğradıkları sınanmaları sayıp dökerler, 780
- بشمرند آن ظلمها و امتحان ** کز یزید و شمر دید آن خاندان
- Sesleri ses verir, feryatları, bütün ovayı, çölü doldururdu.
- نعرههاشان میرود در ویل و وشت ** پر همیگردد همه صحرا و دشت
- Bir garip şair, âşure günü çölden geldi, o feryadı duydu.
- یک غریبی شاعری از راه رسید ** روز عاشورا و آن افغان شنید
- Şehri bırakıp o tarafa yürüdü, feryadın sebebini araştırmaya koyuldu.
- شهر را بگذاشت و آن سوی رای کرد ** قصد جست و جوی آن هیهای کرد
- Merak etti, bu gam nedir, bu yas kime tutuluyor diye soruşturmaya başladı.
- پرس پرسان میشد اندر افتقاد ** چیست این غم بر که این ماتم فتاد
- Herhalde bir ulu bey ölmüş olmalı diyordu; böyle bir topluluk, küçük iş değil. 785
- این رئیس زفت باشد که بمرد ** این چنین مجمع نباشد کار خرد
- Ben garibim siz buralısınız adını lâkaplarını söyleyin.
- نام او و القاب او شرحم دهید ** که غریبم من شما اهل دهید