- Sesleri ses verir, feryatları, bütün ovayı, çölü doldururdu.
- نعرههاشان میرود در ویل و وشت ** پر همیگردد همه صحرا و دشت
- Bir garip şair, âşure günü çölden geldi, o feryadı duydu.
- یک غریبی شاعری از راه رسید ** روز عاشورا و آن افغان شنید
- Şehri bırakıp o tarafa yürüdü, feryadın sebebini araştırmaya koyuldu.
- شهر را بگذاشت و آن سوی رای کرد ** قصد جست و جوی آن هیهای کرد
- Merak etti, bu gam nedir, bu yas kime tutuluyor diye soruşturmaya başladı.
- پرس پرسان میشد اندر افتقاد ** چیست این غم بر که این ماتم فتاد
- Herhalde bir ulu bey ölmüş olmalı diyordu; böyle bir topluluk, küçük iş değil. 785
- این رئیس زفت باشد که بمرد ** این چنین مجمع نباشد کار خرد
- Ben garibim siz buralısınız adını lâkaplarını söyleyin.
- نام او و القاب او شرحم دهید ** که غریبم من شما اهل دهید
- Adı neydi ne iş görürdü, nasıl adamdı? Bana bildirin de onun iyiliklerine ait bir mersiye söyleyeyim.
- چیست نام و پیشه و اوصاف او ** تا بگویم مرثیه ز الطاف او
- Ben şairim,bir mersiye düzüp okuyayım da,buradan bir yiyecek,bir azık parası alayım.
- مرثیه سازم که مرد شاعرم ** تا ازینجا برگ و لالنگی برم
- Bunu duyanların birisi dedi ki: Yahu, sen deli misin? Yoksa Şîa değilsin de Ehlibeyt düşmanı mısın?
- آن یکی گفتش که هی دیوانهای ** تو نهای شیعه عدو خانهای
- Âşure gününü, o gün şehit olan cana yas tutmanın yüzlerce yıl yaşamadan daha üstün olduğunu bilmiyor musun? 790
- روز عاشوار نمیدانی که هست ** ماتم جانی که از قرنی بهست