- Sen bu cisimden ibaret değilsin, gözden ibaretsin. Canı görsen cisimden vazgeçersin.
- تو نهای این جسم تو آن دیدهای ** وا رهی از جسم گر جان دیدهای
- İnsan gözdür, öte yanı deriden, etten başka bir şey değil. Gözü, neyi görürse değeri o kadardır insanın.
- آدمی دیدهست باقی گوشت و پوست ** هرچه چشمش دیده است آن چیز اوست
- Bir küp, boyuna deniz suyu ile doldurulsa koca bir dağı sele verir.
- کوه را غرقه کند یک خم ز نم ** منفذش چون باز باشد سوی یم
- Küpün canından denize bir yol açılırsa küp, ırmaktan üstün olur.
- چون به دریا راه شد از جان خم ** خم با جیحون برآرد اشتلم
- Onun için “Söyle” sözü, denizin sözüdür. Ahmed, neyi söylerse hakikatte o söz hakikat denizinindir. 815
- زان سبب قل گفتهی دریا بود ** هرچه نطق احمدی گویا بود
- Onun sözleri denizin incileridir. Çünkü gönlü denizle birdir onun.
- گفتهی او جمله در بحر بود ** که دلش را بود در دریا نفوذ
- Deniz daima küpümüze yardım edip durursa artık bir balıkta denizin bulunmasına şaşılır mı?
- داد دریا چون ز خم ما بود ** چه عجب در ماهیی دریا بود
- Duygu gözü şu geçip gidici suretlere düşmüş, donup kalmıştır. Sen, o sureti geçip gidici görürsün ama hakikatte geçip gitmez o.
- چشم حس افسرد بر نقش ممر ** تش ممر میبینی و او مستقر
- Bu ikilik şaşı gözün görüşüdür. Yoksa evvel, âhirdir, âhir de evvel.
- این دوی اوصاف دید احولست ** ورنه اول آخر آخر اولست
- Bu nereden bilinir? Öldükten sonra dirilmeden. Öldükten sonra dirilmeyi ara da bundan az bahset. 820
- هی ز چه معلوم گردد این ز بعث ** بعث را جو کم کن اندر بعث بحث