English    Türkçe    فارسی   

6
907-916

  • Hem bir saman çöpü olup rüzgârın önüne düşmek, hem de bir yerde durmaya kalkışmak. Hem kıyamet, hem de sonra işe güce girişmeye kalkmak!
  • Ben aşkın elinde dağarcıktaki kedi gibiyim. Bir an yukarı çıkmadayım, bir an aşağı düşmede.
  • O, beni başının üstünde döndürüp durmada. Ne aşağıda kararım var, ne yukarıda.
  • Âşıklar kuvvetli bir selin önüne düşmüşlerdir. Onlar, aşkın takdirine razı olmuşlardır. 910
  • Değirmen taşı gibi durup dinlenmeden gece gündüz inleyip sızlanarak döner dururlar.
  • Değirmen taşının dönüp durması, kimse bu ırmak duruyor demesin diye ırmak arayanlara bir şahit olmuştur.
  • Arktaki suyu görmüyorsan gel de değirmen taşının dönüşünü gör der.
  • Feleğin, o dönüp durmadan usandığı, bir karara bağlandığı yok. Sen de ey gönül, yıldız gibi ol, durup dinlenmeyi dileme.
  • Hangi dala el atsan, nereye ulaşıp yapışsan, aşk, o dalı kırar, o şeyi koparır. 915
  • Kaderin dönüp duruşunu görmüyorsan unsurların coşuşunu, dönüşünü seyret.