English    Türkçe    فارسی   

6
931-940

  • Sen de aklını başına devşir de tutulma yerine düşmemeye savaş, bu suretle de tencere gibi yüzü kara bir hale gelme.
  • Buluta da öyle yürüme, böyle yürü diye ateşten kırbaç vururlar.
  • Filân ovaya yağmur yağdır, buraya değil, kulağını aç diye kulağını bururlar.
  • Senin aklın, güneşten artık değildir ya. Nehyedilen fikirde kakılıp kalma.
  • Ey akıl, sen de dizginini eğriltme de tutulup nursuz bir hale gelmeyesin. 935
  • Güneşin suçu az oldu mu az tutulur, yarısını tutulmuş görürsün, yarısını nurlu.
  • Allah, bu suretle seni suçun ne kadarsa o kadar tutarım. Suça verilen ceza suç miktarıncadır.
  • İster iyi olsun ister kötü... İster âşikar olsun, ister gizli... Biz her şeyi duyarız, her şeyi görürüz der.
  • Babacığım, bundan geç, nevruz oldu, halk, Allah lütfuna ulaştı, herkesin ağzına tat geldi.
  • Yine ırmağımıza can suyu geldi. Yine padişahımız köyümüze kondu. 940