- Feleğin üstündeki esir bile, yuvamıza haset ederken sen oraya yıkık yer diyor, orayı hor görüyorsun.
- مسکن ما را که شد رشک اثیر ** تو خرابه خوانی و نام حقیر
- Deli oldun galiba ki baykuşların seni padişah ve başbuğ yapmaları hevesine kapıldın.
- شید آوردی که تا جغدان ما ** مر ترا سازند شاه و پیشوا
- Vehme, sevdaya kapılıp dönmede, dolaşmada, bu cennete virane adını takmadasın.
- وهم و سودایی دریشان میتنی ** نام این فردوس ویران میکنی
- Kötü huylu herif, bu delilik, bu saçma fikirler, kafadan çıkıncaya kadar kafana vuracağız senin.
- بر سرت چندان زنیم ای بد صفات ** که بگویی ترک شید و ترهات
- Bu sözlerle onu doğuya karşı çarmıha geriyorlar, elbiselerini soyup çıplak vücudunu diken dallarıyla dövüyorlar. 965
- پیش مشرق چارمیخش میکنند ** تن برهنه شاخ خارش میزنند
- Bedeninden yüzlerce kan ırmağı fışkırmada. Öyle olduğu halde “Ahad” diyerek baş koymada.
- از تنش صد جای خون بر میجهد ** او احد میگوید و سر مینهد
- Dinini gizle, melûn kâfirlerden sırrını sakla diye öğütler verdim.
- پندها دادم که پنهان دار دین ** سر بپوشان از جهودان لعین
- Fakat o âşık, kıyamete ulaşmış... Ona tövbe kapısı kapanmış.
- عاشق است او را قیامت آمدست ** تا در توبه برو بسته شدست
- Hem âşıklık, hem tövbe, hem de sabretme imkânı. Bu, pek imkânsız bir şeydir canım efendim.
- عاشقی و توبه یا امکان صبر ** این محالی باشد ای جان بس سطبر
- Tövbe bir kurtçağızdır, aşksa bir ejderhaya benzer. Tövbe, halkın sıfatıdır, aşksa Allah sıfatı. 970
- توبه کردم و عشق همچون اژدها ** توبه وصف خلق و آن وصف خدا