English    Türkçe    فارسی   

6
991-1000

  • Ebubekir ,baş üstüne deyip derhal amansız kâfirin evine gitti.
  • گفت صد خدمت کنم رفت آن زمان  ** سوی خانه‌ی آن جهود بی‌امان 
  • Kendi kendine çocukların elindeki inciyi almak kolaydır diyordu.
  • گفت با خود کز کف طفلان گهر  ** پس توان آسان خریدن ای پدر 
  • Yol yanıltan Şeytan, dünya malına karşılık bu ahmak çocukların aklını, imanını satın alır ya.
  • عقل و ایمان را ازین طفلان گول  ** می‌خرد با ملک دنیا دیو غول 
  • Leşe o kadar ziynet verir ki karşılık olarak onlardan iki yüz tane gül bahçesi satın alır.
  • آنچنان زینت دهد مردار را  ** که خرد زیشان دو صد گلزار را 
  • Büyü yapar da o kadar ay ışığı gösterir ki aşağılık adamlardan yüzlerce keseyi kapar. 995
  • آن‌چنان مهتاب پیماید به سحر  ** کز خسان صد کیسه برباید به سحر 
  • Peygamberler, onlara alışveriş etmeyi öğrettiler, onların önünde din mumunu yaktılar.
  • انبیاشان تاجری آموختند  ** پیش ایشان شمع دین افروختند 
  • Fakat şeytan ve yol yanıltan büyücü, hileyle, büyüyle peygamberleri onlara çirkin gösterdi.
  • دیو و غول ساحر از سحر و نبرد  ** انبیا را در نظرشان زشت کرد 
  • Düşman büyü yaparak karı ile kocayı birbirine çirkin gösterir, nihayet aralarına ayrılık düşer.
  • زشت گرداند به جادویی عدو  ** تا طلاق افتد میان جفت و شو 
  • Onların gözlerini büyüyle kapattılar da böyle değerli bir inciyi aşağılık kişiye sattılar.
  • دیده‌هاشان را به سحر می‌دوختند  ** تا چنین جوهر به خس بفروختند 
  • 1000.Bu inci, iki âlemden de üstündür. Gel de hemen şu eşek gibi bir şeyden anlamayan çocuktan satın al. 1000
  • این گهر از هر دو عالم برترست  ** هین بخر زین طفل جاهل کو خرست