- Hem ateş ve neft olasın, hem yakmayasın, buna imkân var mı? Kimdir ki senin elinden elbisesi yırtılmamış olsun!
- آتشی از تو نسوزم چاره نیست ** کیست کز دست تو جامهش پاره نیست
- Ey, ateş senin tabiatın yakmaktır, bir şeyi yakmaman mümkün değil. 2655
- طبعت ای آتش چو سوزانیدنی است ** تا نسوزانی تو چیزی چاره نیست
- Tanrı seni yakıcı bir hale getirmiş, bütün hırsızların üstadı etmiştir. İşte lânet budur.
- لعنت این باشد که سوزانت کند ** اوستاد جمله دزدانت کند
- Tanrı ile yüz yüze konuştum. Ey düşman, senin hilene karşı ben kim oluyorum?
- با خدا گفتی شنیدی رو برو ** من چه باشم پیش مکرت ای عدو
- Senin marifetlerin, ıslık sesi gibidir, kuşların seslerine benzer, fakat kuş avlar.
- معرفتهای تو چون بانگ صفیر ** بانگ مرغانی است لیکن مرغ گیر
- O, yüz binlerce kuşun yolunu urmuştur. Kuş, aşina bir kuş geldi sanıp aldanmıştır.
- صد هزاران مرغ را آن ره زده ست ** مرغ غره کاشنایی آمده ست
- Havada uçarken ıslık sesini duyunca havadan iner, burada esir olur. 2660
- در هوا چون بشنود بانگ صفیر ** از هوا آید شود اینجا اسیر
- Nuh’un kavmi senin hilenden feryada düşmüşler, gönülleri yanmış, göğüsleri paramparça olmuştur.
- قوم نوح از مکر تو در نوحهاند ** دل کباب و سینه شرحه شرحهاند
- Cihanda Âd kavmine rüzgârı sen yolladın, onları azaplara, mihnetlere sen düşürdün.
- عاد را تو باد دادی در جهان ** در فگندی در عذاب و اندهان
- Lût kavminin başına taş yağmasına sen sebep oldun. O kara suyun içinde, senin yüzünden boğuldular.
- از تو بود آن سنگسار قوم لوط ** در سیاه آبه ز تو خوردند غوط
- Nemrut’un beyni, senin yüzünden döküldü binlerce fitneler meydana getiren Şeytan!
- مغز نمرود از تو آمد ریخته ** ای هزاران فتنهها انگیخته
- Filozof, zeki Firavunun aklı körleşti, senin yüzünden bir şey anlamaz oldu. 2665
- عقل فرعون ذکی فیلسوف ** کور گشت از تو نیابید او وقوف
- Ebulehep de senin yüzünden naehil, oldu. Ebülhakem de senin yüzünden Ebucehil kesildi.
- بو لهب هم از تو نااهلی شده ** بو الحکم هم از تو بو جهلی شده
- Ey bu satrançta nam için yüz binlerce ustayı mat eden!
- ای بر این شطرنج بهر یاد را ** مات کرده صد هزار استاد را
- Ey müşkül oyunlarıyla gönülleri yakan ve gönlüne merhamet gelmeyen!
- ای ز فرزین بندهای مشکلت ** سوخته دلها سیه گشته دلت
- Sen hile denizisin, halk bir katradan ibaret. Sen dağ gibisin, selim kalpli insanlara ancak bir zerre!
- بحر مکری تو خلایق قطرهای ** تو چو کوهی وین سلیمان ذرهای
- Ey düşmanlık edip duran Şeytan, senin hilenden kim kurtulabilir? Hepimiz tufana gark olmuşuz. Ancak Tanrı’nın koruduğu müstesna. 2670
- کی رهد از مکر تو ای مختصم ** غرق طوفانیم الا من عصم
- Nice saadetli yıldız, senin yüzünden ihtiraka düşmüştür. Nice askerler, nice topluluklar, senin yüzünden darmadağın olmuştur!”
- بس ستارهی سعد از تو محترق ** بس سپاه و جمع از تو مفترق
- İblis’in Muaviye’ye cevap vermesi
- باز جواب گفتن ابلیس معاویه را
- İblis Muaviye’ye dedi ki: “Bu bağı çöz. Ben, kalpla halis için mehenğim.
- گفت ابلیسش گشای این عقد را ** من محکم قلب را و نقد را
- Hak, beni aslanla köpeği imtihan etmek için yarattı, halisle kalpı ayırt etmek için halk etti.
- امتحان شیر و کلبم کرد حق ** امتحان نقد و قلبم کرد حق
- Ben, kalpın yüzünü ne vakit karartmışım. Kuyumcuyum ben, ona daima değerini verdim.
- قلب را من کی سیه رو کردهام ** صیرفیام قیمت او کردهام
- İyilere yol gösteririm, kuru dalları keserim. 2675
- نیکوان را ره نمایی میکنم ** شاخههای خشک را بر میکنم
- Bu otları niye ortaya koyarım? Hayvan hangi cinstendir, meydana çıksın diye.
- این علفها مینهم از بهر چیست ** تا پدید آید که حیوان جنس کیست
- Kurt, ceylândan bir yavru doğursa onun kurt yahut ceylân oluşunda şüphe edilir.
- گرگ از آهو چو زاید کودکی ** هست در گرگیش و آهویی شکی
- Önüne otla kemik koy. Bakalım hangisine tezce adım atacak, hangisine meyledecek?
- تو گیاه و استخوان پیشش بریز ** تا کدامین سو کند او گام تیز