- Onu mat et de mat olmaktan emin ol. Ona pek acıma, o iyilik edilecek kişi değildir.
- مات کن او را و آمن شو ز مات ** رحم کم کن نیست او ز اهل صلات
- Üstüne şehvet güneşi vurdu mu o geberesice hemen yarasa gibi kanatlarını çırpmaya, uçmaya başlar. 1060
- کان تف خورشید شهوت بر زند ** آن خفاش مردریگت پر زند
- Ercesine onu savaşa çek, babayiğitçe onunla vuruş… Allah, sana vuslatıyla karşılık versin!
- میکشانش در جهاد و در قتال ** مردوار الله یجزیک الوصال
- Hulâsa o adam ejderhayı getirip de o korkunç şey, sıcak havada kendine gelince,
- چونک آن مرد اژدها را آورید ** در هوای گرم خوش شد آن مرید
- O fitneleri meydana çıkardı. Hattâ azizim, söylediklerimizin yüz kat üstününü yaptı!
- لاجرم آن فتنهها کرد ای عزیز ** بیست همچندان که ما گفتیم نیز
- Sen ona zahmet, eziyet vermeden uslu, rahat ve vefakâr bir halde tutmayı mı umuyorsun?
- تو طمع داری که او را بی جفا ** بسته داری در وقار و در وفا
- Bu, her aşağılık kişiye nasip mi olur? Ejderhayı öldürmeye bir Musa gerek. 1065
- هر خسی را این تمنی کی رسد ** موسیی باید که اژدرها کشد
- Yüz binlerce halk onun tedbiriyle mağlûp oldu, ejderhasından yılıp kaçtı, ölüp gitti!
- صدهزاران خلق ز اژدرهای او ** در هزیمت کشته شد از رای او
- Firavunun Musa aleyhisselâm’ı tehdit etmesi
- تهدید کردن فرعون موسی را علیه السلام
- Firavun, Musa’ya “Ey Kelîm, sen neden halkı öldürdün, neden halka korku saldın?
- گفت فرعونش چرا تو ای کلیم ** خلق را کشتی و افکندی تو بیم
- Halk, senden yılgınlığa düştü, kaçışırken ayaklar altında çiğnenip öldü.
- در هزیمت از تو افتادند خلق ** در هزیمت کشته شد مردم ز زلق
- Hulâsa, halk sana düşman kesildi. Sana karşı erkeğin gönlünde de kin var, kadının gönlünde de.
- لاجرم مردم ترا دشمن گرفت ** کین تو در سینه مرد و زن گرفت
- Halkı kendine davet ediyorsun ama iş aksi çıktı. Sana aykırı hareket etmekten başka çareleri kalmadı. 1070
- خلق را میخواندی بر عکس شد ** از خلافت مردمان را نیست بد
- Ben de senin şerrinden kaçıyor, sana aşikâre karşı durmuyorum ama aleyhine çömlek kaynatıp duruyorum.
- من هم از شرت اگر پس میخزم ** در مکافات تو دیگی میپزم
- Beni aldatmayı gönlünden çıkar, arkandan, gölgenden başka kimsenin geleceğini umma.
- دل ازین بر کن که بفریبی مرا ** یا بجز فی پسروی گردد ترا
- Bir iş becerdim, halkın gönlüne bir korkudur saldım diye mağrur olma.
- تو بدان غره مشو کش ساختی ** در دل خلقان هراس انداختی
- Bunun gibi yüzlerce iş becersen sonunda yine rüsvay olursun, hor hakir bir hale gelirsin, seninle alay eder, sana gülüşürler.
- صد چنین آری و هم رسوا شوی ** خوار گردی ضحکهی غوغا شوی
- Senin gibi nice hilebazlar vardı, bizim Mısır’ımız da nihayet rüsvay oldular” dedi. 1075
- همچو تو سالوس بسیاران بدند ** عاقبت در مصر ما رسوا شدند
- Musa’nın Firavunun tehdidine cevap vermesi
- جواب موسی فرعون را در تهدیدی کی میکردش
- Musa, Firavuna dedi ki: “Ben, Allah emrine karışamam. Emreder de kanımı bile dökerse korkum yok.
- گفت با امر حقم اشراک نیست ** گر بریزد خونم امرش باک نیست
- Ben, bu âlemde rüsvay olayım, buna hem razıyım, hem de şükrederim… Tek Hak yanında yüce olayımda.
- راضیم من شاکرم من ای حریف ** این طرف رسوا و پیش حق شریف
- Halka karşı hor hakir olayım, benimle alay etsinler, bana gülsünler… Allah’a karşı sevgili olayım, o beni istesin, beğensin… Yeter bu bana.
- پیش خلقان خوار و زار و ریشخند ** پیش حق محبوب و مطلوب و پسند
- Bunları da söz olsun diye söylüyorum hani. Yoksa Allah seni yarın kara yüzlülerden edecek, bu muhakkak!
- از سخن میگویم این ورنه خدا ** از سیهرویان کند فردا ترا
- Yücelik onundur, onun kullarınındır. Onun nişanesini Âdem’le İblisin hikâyesini oku da anla! 1080
- عزت آن اوست و آن بندگانش ** ز آدم و ابلیس بر میخوان نشانش
- Allah’ın zatına nasıl son yoksa hikmetlerine de son yoktur. Aklını başına al da ağzını yum, yaprağı çevir!”
- شرح حق پایان ندارد همچو حق ** هین دهان بربند و برگردان ورق
- Firavunun Musa aleyhisselâm’a cevap vermesi
- پاسخ فرعون موسی را علیه السلام
- Firavun, Musa’ya “Yaprak bizim elimizde... Şimdi defter de bizim hükmümüzde, divan da bizim!
- گفت فرعونش ورق درحکم ماست ** دفتر و دیوان حکم این دم مراست
- Bütün âlem halkı beni seçmiş, beni kabul etmiş. A Musa, bütün âlemde en akıllı sen misin ki?
- مر مرا بخریدهاند اهل جهان ** از همه عاقلتری تو ای فلان