- Ağza temiz bir ad gelince de ne pislik kalır, ne gamlar, kederler.
- چون در آید نام پاک اندر دهان ** نه پلیدی ماند و نه اندهان
- Yalvarırım Allah demesi, Hakk’ın Lebbeyk demesinin ta kendisidir
- بیان آنک الله گفتن نیازمند عین لبیک گفتن حق است
- Birisi her gece Allah der durur, bu zikrinden ağzı tatlılaşır, zevk alırdı.
- آن یکی الله میگفتی شبی ** تا که شیرین میشد از ذکرش لبی
- Şeytan “Ey çok söz söyleyen, bunca Allah demene karşılık onun Lebbeyk demesi nerde? 190
- گفت شیطان آخر ای بسیارگو ** این همه الله را لبیک کو
- Allah tahtından bir cevap gelmiyor. Böyle utanmadan, sıkılmadan ne vakte dek Allah deyip duracaksın” dedi.
- مینیاید یک جواب از پیش تخت ** چند الله میزنی با روی سخت
- Adamın gönlü kırıldı, başını yere koydu, yattı. Rüyada yeşiller giyinmiş Hızır’ı gördü.
- او شکستهدل شد و بنهاد سر ** دید در خواب او خضر را در خضر
- Hızır “Kendine gel, niçin zikri bıraktın, çağırdığın addan nasıl usandın, zikrinden nasıl pişman oldun?” dedi.
- گفت هین از ذکر چون وا ماندهای ** چون پشیمانی از آن کش خواندهای
- Adam, cevap olarak “Lebbeyk sesi gelmiyor, kapıdan sürüleceğimden korkuyorum” deyince
- گفت لبیکم نمیآید جواب ** زان همیترسم که باشم رد باب
- Hızır ”Senin o Allah demen, bizim Lebbeyk dememizdir. Senin o niyazın derde düşmen, yanıp yakılman, bizim haberci çavuşumuzdur. 195
- گفت آن الله تو لبیک ماست ** و آن نیاز و درد و سوزت پیک ماست
- Senin hilelere düşmen, çareler araman, seni kendimize çekmemizden, ayağını çözmemizdendir.
- حیلهها و چارهجوییهای تو ** جذب ما بود و گشاد این پای تو
- Korkun da bizim lütfumuzun kemendidir, aşkın da. Her Yarabbi demende bizim, efendim, buyur dememiz gizli” dedi.
- ترس و عشق تو کمند لطف ماست ** زیر هر یا رب تو لبیکهاست
- Bilgisiz adamın canı, bu duadan uzaktır. Çünkü Yarabbi demesine izin yok ki!
- جان جاهل زین دعا جز دور نیست ** زانک یا رب گفتنش دستور نیست
- Zarara, ziyana uğrayınca Allah’a sızlanmasın diye ağzında da kilit var, gönlünde de. Ağzı da bağlı, gönlü de.
- بر دهان و بر دلش قفلست و بند ** تا ننالد با خدا وقت گزند
- Firavuna yüzlerce mal, mülk verdi, o da nihayet ululuk, büyüklük dâvasına girişti. 200
- داد مر فرعون را صد ملک و مال ** تا بکرد او دعوی عز و جلال
- O kötü yaradılışlı, Hakk’a sızlanmasın diye ömründe baş ağrısı bile görmedi.
- در همه عمرش ندید او درد سر ** تا ننالد سوی حق آن بدگهر
- Allah, ona bütün dünya mülkünü verdi de dert, elem, keder vermedi.
- داد او را جمله ملک این جهان ** حق ندادش درد و رنج و اندهان
- Dert, Allah’ı gizlice çağırmana sebep olduğundan bütün dünya malından yeğdir.
- درد آمد بهتر از ملک جهان ** تا بخوانی مر خدا را در نهان
- Dertsiz dua soğuktur, bir şeye yaramaz. Dertli dua ve niyaz, gönülden, aşktan gelir.
- خواندن بی درد از افسردگیست ** خواندن با درد از دلبردگیست
- O gizlice niyazın, o önü sonu anman yok mu? 205
- آن کشیدن زیر لب آواز را ** یاد کردن مبدا و آغاز را
- İşte saf, halis ve hüzünlü dua odur. “Ey Allah’ım ey feryadıma erişen, ey yardımcım” demendir.
- آن شده آواز صافی و حزین ** ای خدا وی مستغاث و ای معین
- Allah yolunda köpeğin sesi bile Allah cezbesiyledir. Çünkü Allah’a her yönelen, bir yol kesicinin esiridir.
- نالهی سگ در رهش بی جذبه نیست ** زانک هر راغب اسیر رهزنیست
- Eshabı Kehf’in köpeği gibi… Pis şeyden kurtulunca padişahlar sofrasının başına oturdu.
- چون سگ کهفی که از مردار رست ** بر سر خوان شهنشاهان نشست
- Mağaranın önünde kıyamete kadar dağarcıksız, heybesiz ârifcesine rahmet lokmasını, rahmet suyunu yiyip içmekte.
- تا قیامت میخورد او پیش غار ** آب رحمت عارفانه بی تغار
- Nice köpek postuna bürünmüş adsız sansız kişiler var ki perde ardında şarapsız kalmazlar. 210
- ای بسا سگپوست کو را نام نیست ** لیک اندر پرده بی آن جام نیست
- Oğul, bu şarap, için can ver. Savaşsız, sabırsız yenme olur mu hiç?
- جان بده از بهر این جام ای پسر ** بی جهاد و صبر کی باشد ظفر
- Bunun için sabır güç bir şey değildir. Sabret, sabır, güçlüklerin, sıkıntıların anahtarıdır.
- صبر کردن بهر این نبود حرج ** صبر کن کالصبر مفتاح الفرج