Köle dedi ki: “Öldürmüş olsam yanına nasıl gelirim,
گفت اگر کشتم بتو چون آمدم ** چون به پای خود درین خون آمدم
Kendi ayağımla kanımı döktürmeye gelir miyim hiç?
کو غلام من بگفت اینک منم ** کرد دست فضل یزدان روشنم
Bey, “Hey ne söylüyorsun, kölem nerede benim? Doğruyu söylemekten başka çare yok, kurtulamazsın elimden “ dedi.3185
هی چه میگویی غلام من کجاست ** هین نخواهی رست از من جز براست
Köle dedi ki: “Köleyle arandaki sırları birer birer tamamıyla söyleyeyim…
گفت اسرار ترا با آن غلام ** جمله وا گویم یکایک من تمام
Beni satın aldığın zamandan şimdiye kadar ne gelmiş geçmişse anlatayım da,
زان زمانی که خریدی تو مرا ** تا به اکنون باز گویم ماجرا
Kapkara vücudumdan bir sabah açılmış olmakla beraber senin kölen olduğumu anla!”
تا بدانی که همانم در وجود ** گرچه از شبدیز من صبحی گشود
Kölenin rengi değişti ama tertemiz ruhun rengi yoktur ki… Ruhun ne rengi vardır, ne unsurlara bağlıdır, ne toprağa mensuptur!
رنگ دیگر شد ولیکن جان پاک ** فارغ از رنگست و از ارکان و خاک
Yalnız teni tanıyanlar, bizi çabucak kaybederler… Su içenler, tulumu da bırakırlar, küpü de!3190
تنشناسان زود ما را گم کنند ** آبنوشان ترک مشک و خم کنند
Fakat canı tanıyanların sayılarla işleri yoktur. Onlar, keyfiyetsiz ve kemiyetsiz olan denize gark olmuşlardır!
جانشناسان از عددها فارغاند ** غرقهی دریای بیچونند و چند
Can ol da can yoluyla canı tanı! Görüş dostu ol, kıyas oğlanı değil!
جان شو و از راه جان جان را شناس ** یار بینش شو نه فرزند قیاس
Melekle akıl, aynı yaradılıştadır hikmeti var da iki suret oldu.
چون ملک با عقل یک سررشتهاند ** بهر حکمت را دو صورت گشتهاند
Melek, kuş gibi kanatlı olmuş; akıl, kanadı bırakmış, nura bürünmüştür.
آن ملک چون مرغ بال و پر گرفت ** وین خرد بگذاشت پر و فر گرفت
Hulâsa ikisini de manası aynı olduğundan, ikisinin de hakikati bir olduğundan o iki güzel, birbirlerine arka olmuşlar, birbirlerine yardımcı kesilmişlerdir.3195
لاجرم هر دو مناصر آمدند ** هر دو خوش رو پشت همدیگر شدند
Melek de Hakk’ı bulmuştur, akıl da. Her ikisi de Âdem’ yardımda bulunmuş, her ikisi de Âdem’e secde etmiştir.
هم ملک هم عقل حق را واجدی ** هر دو آدم را معین و ساجدی
Nefisle Şeytan’sa ezelden bir olduğundan Âdem’e düşmandır, ona haset edip durur.
نفس و شیطان بوده ز اول واحدی ** بوده آدم را عدو و حاسدی
Âdem’i bedenden ibaret gören ondan kaçmış ona secde etmemiştir. Fakat onu emniyete mahzar olmuş bir nur olarak gören, karşısında eğildi, secde etti.
آنک آدم را بدن دید او رمید ** و آنک نور متمن دید او خمید
Melekle aklın… O ikisinin gözleri Âdem’i görüp nurlandı. Şeytan’la nefsin… Bu ikisinin gözleri, Âdem’i ancak toprak olarak gördü.
آن دو دیدهروشنان بودند ازین ** وین دو را دیده ندیده غیر طین
Bu anlatışım da işte kara saplanmış eşek gibi kalakaldı. Yahudi’ye İncil okunamaz ki!3200
این بیان اکنون چو خر بر یخ بماند ** چون نشاید بر جهود انجیل خواند
Şia’ya Ömer’den bahsedilebilir mi? Sağırın yanında kopuz çalınabilir mi?
کی توان با شیعه گفتن از عمر ** کی توان بربط زدن در پیش کر
Fakat köyün bir bucağında tek bir adam bile varsa bu hayhuyum kâfidir, o anlatmıştır ya, yeter!
لیک گر در ده به گوشه یک کسست ** های هویی که برآوردم بسست
Anlatılması icap eden şeyi taşlar, kerpiçler bile dile gelir de anlayana adamakıllı anlatır!
مستحق شرح را سنگ و کلوخ ** ناطقی گردد مشرح با رسوخ
Allah, göklerden, yerlerden, ârazdan, âyandan ne verdi ve ne yarattıysa hepsini de ihtiyaca karşılık olarak vermiş, yaratmıştır. Bir şeye muhtaç olmalı, o ihtiyacı elde etmeli ki Allah ihsan etsin. “Allah, bunalan kişinin duasını kabul eder.” Bunalma, bir şeye hak kazanmış olmaya şahittir.
بیان آنک حق تعالی هرچه داد و آفرید از سماوات و ارضین و اعیان و اعراض همه باستدعاء حاجت آفرید خود را محتاج چیزی باید کردن تا بدهد کی امن یجیب المضطر اذا دعاه اضطرار گواه استحقاقست
Küçücük bir çocuk olan İsa’yı dile getirip konuşturan, Meryem’in derde düşüp niyaz etmesidir.
آن نیاز مریمی بودست و درد ** که چنان طفلی سخن آغاز کرد
Meryem’in cüz’ü olan İsa, Meryem’in diliyle değil, kendi diliyle onun yerine söz söyledi. Senin cüz’ünün cüz’ü de gizlice söz söyler durur.3205
جزو او بی او برای او بگفت ** جزو جزوت گفت دارد در نهفت
A kişi, elin, ayağın sana şahit olur. Niceye bir münkirliğe el sunacak, ayak atacaksın?
دست و پا شاهد شوندت ای رهی ** منکری را چند دست و پا نهی
Anlatılanı anlamaya, söyleneni dinlemeye liyakatin yoksa söz söyleyenin söyleme kabiliyeti seni görür anlar… Yatar, uyur!
ور نباشی مستحق شرح و گفت ** ناطقهی ناطق ترا دید و بخفت