English    Türkçe    فارسی   

3
3253-3277

  • Allah kulunun aksi tamamıyla nurdur, yabancının aksiyse tamamıyla körlük!
  • Ey can, herkesin aksi nedir, bunu bil… dilediğin kişinin yanında otur!
  • Bu hikâyeden ibret alış şüphesiz olarak her güçlüğün bir kolaylığı olduğunu biliş
  • Ey can o hikâye, Allah hükmüne razı olasın diye sana ibrettir. 3255
  • İbret al da kötü bir işe düşünce aklını başına devşir, ye’se düşme, hüsnü zanda bulun!
  • Başkaları, o hâdiseden korkup sapsarı kesilse bile sen aldırış etme. Fayda, zamanında da, ziyan zamanında da gül gibi gülmeye bak!
  • Gülün yapraklarını birer birer koparsan da yine gülmeyi bırakmaz, yine solup gamlanmaz.
  • Bir dikenden niçin gama düşeyim? Zaten bu gülmeyi diken yüzünden buldum der.
  • Takdir yüzünden kaybettiğin şeyler, muhakkak senden belâyı giderir… Bunu böyle bil! 3260
  • Tasavvuf nedir diye bir uluya sordular da dedi ki: Sıkıntı zamanı, gönülde neşe, ferah bulmak!
  • Allah’ın verdiği mihnet ve cefayı da Peygamber’in pabucunu kapan tavşancıl say.
  • Tavşancıl, Peygamber’in ayağını yılan sokmasın diye pabucu kaptı, toza, toprağa bulanmamış akla ne mutlu!
  • Allah, “Kaybettiğiniz şeylere eseflenmeyin, hatta kurt gelse de keçinizi yese bile“ buyurdu.
  • O belâ, daha büyük belâları defetmek, o ziyan daha dehşetli ziyanları menetmek içindir. 3265
  • Bir adamın, Musa’dan hayvanların, kuşların dillerini öğrenmeyi istemesi
  • Musa’ya bir delikanlı dedi ki: “Hayvanların dillerini öğrenmek istiyorum.
  • Bu suretle kurdun, kuşun sözlerini duyayım da dinime ait işlerde ibret sahibi olayım.
  • Çünkü Âdemoğulları’nın bütün sözleri, suya, ekmeğe, şana, şerefe ait.
  • Belki hayvanların bu dünyadan göçme zamanındaki tedbirleri, bu tedbirler yüzünden başka bir dertleri var!“
  • Musa, “Hadi efendim, hadi… Vazgeç bu hevesten… Bunun önünde, sonunda pek çok tehlikesi var. 3270
  • İbret almayı, uyanmayı Allah’tan dile… Kitaptan, sözden, harften, duraktan değil!“ dedi.
  • Adam, Musa menettikçe kızıştı, üstüne düştü. Zaten insan, bir şey menedildi mi, o şeye haris olur, büsbütün üstüne düşer!
  • Dedi ki: “Ya Musa, nurun parlayınca her şey, kadrini, kıymetini, senin sayende buldu.
  • Beni bu muradımdan mahrum etmek lütfuna düşmez ey cömert er!
  • Bu zamanda Allah’ın vekili sensin. Muradımı vermezsen beni meyus edersin.“ 3275
  • Musa, “Yarabbi, taşlanmış Şeytan, bu saf adamla alay mı ediyor?
  • Öğretsem ziyankârlardan olacak, öğretmesem gönlüme bir kötülük gelecek“ dedi.